AİHM’in Demirtaş Kararı (no. 13609/20) Işığında Türkiye’de Hukukun Üstünlüğü ve Yargının Siyasallaşması

AİHM’in Demirtaş Kararı (no. 13609/20) Işığında Türkiye’de Hukukun Üstünlüğü ve Yargının Siyasallaşması

AİHM, Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun hukuki değil, siyasi gerekçelerle sürdüğüne hükmetti. Bu karar, Türkiye’de yargının siyasallaştığını ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ciddi biçimde zedelendiğini gösteriyor. Demokrasi, ancak bağımsız yargıyla mümkündür.

AİHM Başvurularında İdari Ret ve İtiraz Süreci: Usuli Eksiklikler, Delil Niteliği ve Dijital İmzanın Rolü

AİHM Başvurularında İdari Ret ve İtiraz Süreci: Usuli Eksiklikler, Delil Niteliği ve Dijital İmzanın Rolü

AİHM başvurularında sıkça karşılaşılan usul eksiklikleri, idari ret kararları ve dijital imzanın başvuru formunun bütünlüğünü ispatta nasıl kullanılacağı bu yazıda ele alınıyor.

Bakanlar Komitesi, Yalçınkaya Kararının Uygulanmasında Sistemik Soruna Dikkat Çekti: Türk Hükümeti’nin yeniden yargılama güvencesiyle dostane çözüm veya tek taraflı deklarasyon yoluyla Sorunu Bitirmesi Gündemde

Bakanlar Komitesi, Yalçınkaya Kararının Uygulanmasında Sistemik Soruna Dikkat Çekti: Türk Hükümeti’nin yeniden yargılama güvencesiyle dostane çözüm veya tek taraflı deklarasyon yoluyla Sorunu Bitirmesi Gündemde

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 10-12 Haziran 2025 tarihlerinde gerçekleştirdiği 1531. İnsan Hakları oturumunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM)…

ByLock Kullanımı İddiasına Dayanan Mahkumiyetlere İlişkin Şikayetler Kapsamında AİHM Tarafından 16-19 Mayıs 2025 Tarihinde Türk Hükümeti’ne Bildirilen Beşinci Bin Başvuru

ByLock Kullanımı İddiasına Dayanan Mahkumiyetlere İlişkin Şikayetler Kapsamında AİHM Tarafından 16-19 Mayıs 2025 Tarihinde Türk Hükümeti’ne Bildirilen Beşinci Bin Başvuru

Bu yazı, beş ayrı grup altında birleştirilerek 12 Aralık 2013 tarihinde Türk Hükümeti’ne bildirilen ve esasen ByLock kullandığı iddiasıyla hapis cezası ile cezalandırılan başvuru sahiplerinin ‘Adil Yargılanma Hakkı’ ile ‘Kanunsuz Ceza Olmaz İlkesi’nin ihlal edildiğinden şikâyet ettiği 1.000 başvuru ile ilgilidir.

ByLock Ayhan Bahar

ByLock Davalarında Kritik Dönemeç: AİHM Önündeki Ayhan Bahar v. Türkiye (27231/20) Davası

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Ayhan Bahar davasında (Başvuru No: 27231/20), ByLock verilerinin MİT tarafından hukuka uygun elde edilip edilmediğini ve derece mahkemelerinin bağımsız bilirkişi incelemesi yaptırıp yaptırmadığını Türk Hükümeti’ne sordu. Bu gelişme, Türkiye’deki ByLock temelli idari ve ceza davalarının tamamını doğrudan etkileyebilecek kritik bir dönüm noktasıdır. AİHM’in hukuka aykırılık tespiti, CMK m. 311 uyarınca yeniden yargılama ve CMK m. 206/2-a uyarınca beraat kararlarının yolunu açabilecektir.

Şaban Yasak Davası
|

ŞABAN YASAK / TÜRKİYE DAVASI – BÜYÜK DAİRE DURUŞMA RAPORU

Yasak / Türkiye davası, başvurucunun 2010-2014 yıllarında yasal olan faaliyetlerinin 2016 sonrası terör örgütü üyeliği suçu olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini ele alıyor. AİHM Büyük Daire’de TCK 314. madde bağlamında kast unsuru, hukuki öngörülebilirlik ve geriye dönük cezalandırma tartışıldı. Yargıçlar Martins ve Jelić, başvurucunun sosyal güvenlik ödemeleri ve banka işlemleri gibi eylemlerinin suç teşkil edip etmediğini sorguladı. Karar, Yalçınkaya ve Demirtaş davalarındaki ilkelerin uygulanması açısından kritik önemde.

Yasak Davası

AİHM Şaban Yasak Davası ve Yasallık-Öngörülebilirlik İlkesi Üzerine Bir Analiz

AİHM’nin Yasak/Türkiye davasında (No. 17389/20), başvurucu Şaban Yasak, Gülen Hareketi’ne üyelik suçlamasıyla mahkûm edilmesinin AİHS 7. maddesindeki “kanunilik ve öngörülebilirlik” ilkelerine aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Dava, terör suçlarının tanımının belirsizliği, fiil unsurunun esnetilmesi ve manevi unsurun genelleme ile ispatlanması gibi eleştirilere odaklanıyor. BM Özel Raportörü Prof. Ben Saul’un da sunduğu görüşle Büyük Daire’deki yargılama süreci, AİHM’nin Yalçınkaya/Türkiye kararındaki ilkelerin teyidi açısından kritik bir dönemeç niteliğindedir.

Ahmet Ata Uzuner Kararı (Anayasa Mahkemesi, 12/12/2024) – Özeti ve Hukuki Değerlendirme
|

Ahmet Ata Uzuner Kararı (Anayasa Mahkemesi, 12/12/2024) – Özeti ve Hukuki Değerlendirme

Anayasa Mahkemesi, Ahmet Ata Uzuner (B. No: 2019/2675, 12.12.2024) kararında, OHAL KHK’sı ile meslekten ihraç edilen eski bir hâkimin noterlik başvurusunun, “terör örgütüyle iltisaklı olduğu” gerekçesiyle reddedilmesini, özel hayata saygı hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir.

Mahkeme kararında şu ilkelere özellikle vurgu yapmıştır:

– Terör örgütüyle iltisaklı ya da irtibatlı olunduğu iddiası, soyut şüpheye değil, mutlaka somut olgulara dayanmalıdır.
– İdari ve yargısal makamlar, birey hakkında alınan tedbirleri ilgili ve yeterli gerekçelerle desteklemelidir.
– Bu yükümlülük, olağanüstü hâl dönemlerinde dahi ortadan kalkmaz; keyfilik hiçbir şartta hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.

Ahmet Ata Uzuner kararı, KHK işlemlerine dayalı kısıtlamalarda gerekçelendirmenin anayasal denetime tabi olduğunu ve temel haklara yönelik müdahalelerde keyfiliğe karşı yargısal korumanın sürdüğünü teyit etmektedir.

Kararın özeti ve kapsamlı hukuki değerlendirme yazımızda sunulmuştur.

End of content

End of content