AİHM (AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ) BAŞVURU VE YARGILAMA USULÜ

ŞEKİL ŞARTLARINA UYGUNLUK

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne bir başvuru yapıldığında, Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü’nde görev yapan hukukçular tarafından öncelikle, bu başvurunun Mahkeme İç Tüzüğün 47. maddesinde belirtilen şartlara uyup uymadığı kontrol edilir (Mahkeme İç Tüzüğü’nün Türkçe çevirisi için buraya tıklayınız). Söz konusu maddede başvurunun sahip olması gereken şekil şartları yer almaktadır. Bu şekil şartlarına uyulmaması halinde başvuru, Mahkeme tarafından incelenmemekte başvuru hakkında idari ret kararı verilmektedir.

AİHM KABUL EDİLEBİLİRLİK KOŞULLARI

Mahkeme İç Tüzüğü’nün 47. maddesinde yer alan şekil şartları sağlandıktan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, başvurunun kabul edilebilirlik koşullarının tamamını karşılayıp karşılamadığını belirlemektedir. Bir başvuru kabul edilebilirlik şartlardan herhangi birini karşılayamazsa, bu başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilir, bu başvuru daha sonraki aşamalara ilerleyemez. Tek yargıç, Komite ve Büyük Daire’nin kabul edilemezlik kararına karşı itiraz edilemez, ancak bir Daire tarafından verilen kabul edilemezlik kararına karşı itiraz edilebilir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2022 yılında toplamda 53.970 başvuru ele aldı. Bu başvuruların 14.400 (%27)’ü idari olarak reddedildi, 30.585 (%57)’i tek yargıç tarafından kabul edilemez bulundu ve 4.817 (%8,9)‘si tek taraflı deklarasyon ya da dostane çözüm nedeniyle kayıttan düşürüldü.

Sonuç olarak; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvuruların sadece %7,7’lik küçük bir kısmı hakkında, bu başvurular Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İç Tüzüğü’nün 54§2 (b) maddesi gereğince Davalı Devlet’e bildirilip bu Devlet savunmasını sunduktan sonra esasa ilişkin karar verildi.

Kadir ÖZtürk

Kadir Öztürk

İnsan Hakları Hukukçusu
Özellikle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başvuru ve Yargılama Usulü olmak üzere uluslararası insan hakları hukukunda uzman Kadir Öztürk’ün, müvekkillerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve/veya Protokolleri ile güvence altına alınan bir hakkının ihlal edilmesine ilişkin olarak AİHM önünde yürütülen ve kendilerini temsil ettiği yargılamalar kapsamında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İç Tüzüğü’nün 54§2 (b) maddesi gereğince Davalı Devlet’e bildirilerek Davalı Devlet’in savunmasını sunduğu ve yürütülen çekişmeli yargılama sonucu hakkında esasa ilişkin karar verilen davaların listesini aşağıda bulabilirsiniz.
Madde 5 – Özgürlük ve güvenlik hakkı

“1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:

(a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkumiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;

(b) Kişinin, bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara uymaması sebebiyle veya yasanın öngördüğü bir yükümlülüğün uygulanmasını sağlamak amacıyla yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması;

(c) Kişinin bir suç işlediğinden şüphelenmek için inandırıcı sebeplerin bulunduğu veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olma zorunluluğu kanaatini doğuran makul gerekçelerin varlığı halinde, yetkili adli merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması;

(d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiş bir karar gereği tutulması veya yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yasaya uygun olarak tutulması;

(e) Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla, hastalığı yayabilecek kişlerin, akıl hastalarının, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılarının veya serserilerin yasaya uygun olarak tutulması;

(f) Kişinin, usulüne aykırı surette ülke topraklarına girmekten alıkonması veya hakkında derdest bir sınır dışı ya da iade işleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması;

2. Yakalanan her kişiye, yakalanma nedenlerinin ve kendisine yöneltilen her türlü suçlamanın en kısa sürede ve anladığı bir dilde bildirilmesi zorunludur.

3. İşbu maddenin 1 (c) fıkrasında öngörülen koşullar uyarınca yakalanan veya tutulan herkesin derhal bir yargıç veya yasayla adli görev yapmaya yetkili kılınmış sair bir kamu görevlisinin önüne çıkarılması zorunlu olup, bu kişi makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkına sahiptir. Salıverilme, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminat şartına bağlanabilir.

4. Yakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi ve, eğer tutulma yasaya aykırı ise, serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

5. Bu madde hükümlerine aykırı bir yakalama veya tutma işleminin mağduru olan herkes tazminat hakkına sahiptir.”

AİHM tutuklama

İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin 5. maddesinde, “özgürlük hakkının” ilan edilmesiyle, kişinin fiziksel özgürlüğü üzerinde durulur; amacı, hiçbir kimsenin, özgürlüğünden, keyfi şekilde mahrum bırakılmamasını sağlamaktır. Hareket özgürlüğü üzerindeki salt sınırlamalar buna dahil edilmez; bunlar, Protokol No. 4’ün 2. Maddesine göre düzenlenir (De Tommaso/İtalya [BD], § 80; Creangă/Romanya [BD], § 92; Engel ve Diğerleri/Hollanda, § 58).

Dava adı

Karara ulaşmak için başvuru numarasının üzerine tıklayınız

Dava konusu
Karar

* işareti bulunan davalarda Kadir Öztürk temsilci sıfatıyla yer almamakta olup ilgili dava kapsamında başvurucu ya da temsilcisine hukuki danışmanlık hizmeti sunmuştur

Madde 8 – Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı

“1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin hukuka uygun ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”

gizlilik 1 min

İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin 8. maddesinin esas amacı özel hayata ve aile hayatına, konuta ve haberleşmeye keyfi müdahalelere karşı koruma sağlamaktır. Bu yükümlülük, Mahkeme tarafından Madde 8’in temel hedefi olarak tanımlanan klasik bir negatif yükümlülüktür. Ancak üye Devletlerin, Madde 8 haklarına özel taraflar arasında bile saygı gösterildiğini temin etmeye yönelik pozitif yükümlülükleri vardır. Özellikle, her ne kadar Madde 8’in amacı esasen bireyleri kamu makamlarının keyfi müdahalelerinden korumak olsa da bu Madde, Devleti sadece böylesi bir müdahaleden kaçınmaya mecbur kılmaz: bu öncelikle negatif taahhüde ek olarak, özel hayata etkin biçimde saygıya içkin pozitif yükümlülükler bulunabilir.

Dava adı

Karara ulaşmak için başvuru numarasının üzerine tıklayınız

Dava konusu
Karar