Yalçınkaya kararı

YAZI 3: YALÇINKAYA KARARINA İSTİNADEN İLGİLİ HÜKÜMLÜLER NE YAPMALI?

Yazı Dizisinin İçeriği

YALCINKAYA-KARARI-min

1 Kasım 2023 tarihli yazımda (ilgili yazımı okumak için tıklayınızAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin Yalçınkaya kararının bağlayıcılığı sorununa değindikten sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme)‘nin ön gördüğü sisteminin işleyişine ve amacına, ayrıca söz konusu kararda varılan tespitlerin ve değerlendirmelerin özüne uygun bir şekilde Türk Hükümeti’nin Sözleşme’nin 46. maddesi kapsamında genel tedbirler almak zorunda olduğunu, Bakanlar Komitesi’nin denetimi altında icra edilecek bu genel tedbirlerin ihlalden etkilenen tüm bireyleri de dikkate alması gerektiğini belirtmiştim.

14 Kasım 2023 tarihli ikinci yazımda, Yalçınkaya davasında verilen karar sonrası diğer kişilerin yeniden yargılanabilmeleri için yasal mevzuatımızın uygun olup olmadığı hususunu ve de Avrupa Konseyi’nin tavsiyeleri doğrultusunda yasal mevzuatımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının icrasına uygun hale gelmesini işlemiştim (ilgili yazımı okumak için tıklayınız).

Bu yazımda ise söz konusu kararın ‘Yeniden Yargılama’ hakkı sağlamasının hukuki temelini ve de Avrupa Mahkemesi’nde başvurusu bulunan ya da AİHM’e başvuramamış, başvurusu kabul edilemez bulunmuş ya da idari olarak reddedilmiş kişiler için önerdiğim harekat tarzından bahsedeceğim.

Dördüncü ve son yazımda ise ByLock kullanımı iddiasına bağlı olarak mahkum edilen hükümlüler için Yalçınkaya v. Türkiye kararına istinaden ‘Yeniden Yargılanma’ talebi içeren örnek bir dilekçe yayımlayacağım.

YALÇINKAYA KARARI SONRASI İLGİLİ HÜKÜMLÜLERİN YENİDEN YARGILANMA TALEBİNDE BULUNABİLMESİ

AİHM’in Yalçınkaya Kararı Başlı Başına Yeniden Yargılanma Sebebidir

Avrupa Mahkemesi, Yalçınkaya v. Türkiye kararında, kendi tarihinde ilk kez 7. maddenin ihlali ile birlikte 46. madde kapsamında genel tedbirler alınmasına karar kılmıştır. Bu husus, ilgili kişilere alınması gereken genel tedbirlerin kendilerine de uygulanmasını isteme hakkını vermektedir. ‘Restitutio in integrum’ ilkesi gereği Mahkeme’nin kararının icrasının tek yolu ilgili hükümlülerin yeniden yargılanması, yeniden yargılama sonrası beraat ettirilmesi, maddi ve manevi tazminat ile masrafların ödenmesidir. Yalçınkaya v. Türkiye kararına istinaden hukuki durumu Yalçınkaya ile aynı olan kişilerin, yeniden yargılama yapılmasını talep etme hakları vardır.

Bu hak, AİHM’in benzer ihlalleri tespit etmek zorunda kalmaması için, Türk mahkemelerinin ByLock kullanımını otomatik olarak terör örgütü üyeliği ile eşitleyen ve çok sayıda insanı etkileyen sistemik sorunun ulusal düzeyde çözüme kavuşması adına, Yalçınkaya v. Türkiye kararında tespit edilen kusurların Türk makamları tarafından özellikle ulusal mahkemeler önünde görülmekte olan davalarla sınırlı olmamak üzere (yani yargılaması sona ermiş davalar açısından da) daha geniş bir ölçekte ve Avrupa Mahkemesi’nin söz konusu kararda söz konusu sorunu yorumladığı ve hukuk ilkelerini uyguladığı şekliyle ele alınması gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin İbrahim Er Ve Diğerleri Kararı

anayasa mahkemesi

Anayasa Mahkemesi (AYM) geçtiğimiz aylarda İbrahim Er ve diğerleri [GK] (B. No: 2019/33281, 26/1/2023) kararında özet olarak ‘bir başkasının bireysel başvurusunda verdiği karara dayanarak AYM’ye hiç bireysel başvuru yapmamış dahi olsa benzer hukuki duruma sahip hükümlünün kendi mahkemesinde yeniden yargılanma talebinde bulunabileceğini belirtmiştir’. AYM bu sonuca objektif işlev teorisini kullanarak varmıştır.

20 Eylül 2023 tarihli yazımda (ilgili yazıya ulaşmak için tıklayınız) bu kararın Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’nun ilgili hükümlerine aykırı olduğunu, AYM kanun koyucu gibi davranarak kanunda yer almayan bir usul ihdas ettiğini, yine de AYM’nin kararının çok doğru bir tespit olduğunu belirtmiştim. Aslında Anayasa Mahkemesi’nin ‘objektif işlev’ teorisinin yasal bir zemine oturtulması gerekir. Bunun aksi mahkemelere aşırı derecede bir keyfiyet verdiği için hukuki belirsizlik oluşturacaktır.

Bu tartışmayı bir kenara bırakacak olursak, ilgili hükümlüler mutlaka Yalçınkaya v. Türkiye kararında Sözleşme’nin 46. maddesi çerçevesinde Türk Hükümeti’nin sorumluluklarına ve de Anayasa Mahkemesi’nin İbrahim Er ve Diğerleri Kararına atıf yaparak yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmalıdır.

AİHM’e Başvuramamış, Başvurusu Kabul Edilemez Bulunmuş ya da İdari Olarak Reddedilmiş Kişiler Açısından

Hukuki durumu Yalçınkaya ile benzer olduğu halde AİHM’e başvuramayan, başvurusu kabul edilemez bulunan, kayııtan düşürülen ya da idari olarak reddedilen kişilerin yeniden yargılanma talebinde bulunarak gerekirse şikayetlerini Avrupa Mahkemesi’nin önüne götürmelerini mutlaka tavsiye ederim.

AİHM Önünde Başvurusu Bulunan Kişiler

Öncelikle, başvurusu AİHM önünde bulunan kişilerin yeniden yargılama talebinde bulunmamalarını, söz konusu başvurularının sonucunu beklemelerini tavsiye ederim.

Çünkü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Yalçınkaya kararında ‘Mevcut davada olduğu gibi ByLock kullanımına dayalı mahkûmiyet kararlarına ilişkin olarak Sözleşme’nin 7. ve/veya 6. maddeleri kapsamında yapılan benzer şikâyetleri içeren 8.000’den fazla başvurunun yapılmış olduğunu’ belirtmiştir (bk. Yalçınkaya, § 414). Yalçınkaya kararından sonra verdiğim demeç ve yaptığım yorumlarda, aynı özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali iddiasıyla Türkiye aleyhine yapılan başvurularda olduğu gibi Mahkeme’nin, ByLock iddiasına dayanan mahkumiyetlere ilişkin şikayetleri de grup halinde hızlı şekilde ele alacağını belirtmiştim. Bu nedenle, başvurusu Mahkeme önünde bulunan kişilerin yeniden yargılama talebinde bulunmamalarını, söz konusu başvurularının sonucunu beklemelerini tavsiye ederim.

Ictuzuk min

Yine de, hukuki durumu Yalçınkaya ile benzer olan ve AİHM’de benzer bir şikâyeti bulunan kişiler de yeniden yargılanma talebinde bulunabilir. Eğer bu talep kabul edilirse bu kişilerin yeniden yargılandıklarını Avrupa Mahkemesi’ne bildirmeleri gerekir (İçtüzük md. 47§7), ayrıca böyle bir durumda Mahkeme önündeki başvuruları hakkında kayıttan düşme kararı verilmesi gerekir (Sözleşme 37§1 (c)).

Eğer yeniden yargılama talepleri reddedilirse kişilerin kural olarak bu durumu da Mahkeme’ye bildirmeleri gerekir (İçtüzük md. 47§7), ya da dilerlerse Sözleşme’nin 7. ve 13. maddelerinin ihlal edildiğini gündeme getirerek yeni bir başvuru da yapabilir. Ancak kural olarak yeni yapılan bu başvurunun ilk başvuru ile birleştirilmesi gerekir (İçtüzük md. 42).

Yukarıda hukuki olarak dile getirdikten sonra, yeniden yargılama talepleri reddedilen ve başvuruları AİHM önünde derdest olan kişilerin yeni bir başvuru formu ile 7. ve 13. madde kapsamındaki haklarının ihlal edildiğini dile getirerek bu başvurularının İçtüzüğün 42. maddesi kapsamında bir önceki başvuruları ile birleştirilmesini talep etmeleri daha makuldür. Bu husus, iki çok önemli noktayı barındırmaktadır.

  1. 13. Madde Kapsamında Yeni Bir Şikâyetin Dile Getirilmesi

Kural olarak yeni bir başvuru yapılmasına gerek yoktur. Yeniden yargılama talebinin reddedilmesi bir yazıyla Mahkeme’ye de bildirilebilir. Ancak 13. madde kapsamında yeni bir başvuru yapılması bence makuldür. Çünkü, daha önce belirttiğim üzere ulusal mevzuatımız Yalçınkaya kararına istinaden hukuki durumu benzer kişilerin yeniden yargılanmasına izin vermiyor, bu da maalesef Sözleşme sistemine uygun bir şekilde, Yalçınkaya v. Türkiye kararının özü ve ruhu ile birlikte uygulanmasın engelliyor. AİHM’in 13. madde kapsamındaki şikayetleri ele alması ulusal mevzuatımızı bu yönde geliştirecektir.

  1. Yeni Başvurunun AİHM Önündeki Benzer Başvuru ile Birleştirilmesi

 Sonraki başvurunun yeni başvuru ile birleştirilmesinin talep edilmesi çok önemlidir. Maalesef;

  • Türkiye aleyhine yapılan başvuruların Mahkeme’nin sınırlı kaynakları üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu,
  • Mahkeme önünde benzer binlerce başvurunun bekleyen dava listesinde biriktiğini,
  • Birtakım şikâyetlerin bireysel olarak incelenmesinin başvuruculara uygun bir fayda sağlamayacağını,
  • Birtakım şikâyetlerin bireysel olarak incelenmesinin Mahkeme’nin içtihadının gelişimine katkı sağlamayacağını,
  • Birtakım şikâyetlerin bireysel olarak incelenmesinin Türkiye aleyhine yapılan başvuruların ele alınmasını önemli ölçüde geciktireceğini,
  • Birtakım şikayetlerin çoğunlukla daha önceden ele aldığını,

belirterek AİHM, yargı politikası gereği, bu zorlayıcı koşullarda birtakım şikâyetleri incelememektedir (Turan ve Diğerleri, 75805/16 ve diğer 426 başvuru, § 98).

Avrupa Mahkemesi önündeki Türkiye aleyhine dava yükü zaten çok ağırdır, bu ağır yükü daha da ağırlaştırmanın kimseye faydası olmayacağı gibi maalesef pek çok başvurucuya da zararı vardır. Mahkeme’nin Taner Kılıç v. Türkiye (no. 2) (Başvuru no. 208/18) davasında, özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal edilen başvurucuya tazminat ve masraflar bağlamında 35.000 avro ödenmesine hükmettiği halde grup olarak ele alanın davalarda başvurucuların maddi tazminat taleplerini reddedip manevi tazminat ve masraflar bağlamında yalnızca 5.000 avro ödenmesine hükmetmesinin sebebi de budur.

Bu nedenle, başvuru formunun 13. sayfasına aşağıdaki görseldeki gibi bir açıklama yazılarak başvurunun bir önceki başvuru ile birleştirilmesi talep edilmelidir.

aihm derdest
YAZI 3: YALÇINKAYA KARARINA İSTİNADEN İLGİLİ HÜKÜMLÜLER NE YAPMALI? 6

Ayrıca; eğer usule ya da esas ilişkin kriterleri karşılamaması nedeniyle ilk başvuru kabul edilemez bulunacak olursa -ikinci başvurunun usule ve esasa ilişkin kriterleri karşılaması şartıyla- bu iki başvurunun birleştirilmesi, kabul edilemez bulunması gerekçesiyle ilk -başvurunun bulunduğu- dosyanın incelenmesinin sona ermesini engelleyecektir.

İlk başvuru usule ya da esasa ilişkin kriterleri karşılamıyorsa sonradan yapılacak bir başvuru bu hatayı kesinlikle düzeltemez. Böyle bir durumda söz konusu dosya kapsamında yürütülen yargılama sona erer. Henüz kabul edilemez bulunduğu için yargılamanın sona ermediği ancak böyle bir tehlikenin bulunduğu bir dosyada, Sözleşme standartlarına uygun olarak yapılan ikinci başvurunun ilk başvuru ile birleştirilmesi ise yalnızca söz konusu dosya kapsamında yürütülecek yargılamanın sonradan -ikinci başvuruda- dile getirilen şikayetleri (örn. md. 7 ve md. 13) ele almasını, böylelikle o dosyanın kapanmamasını sağlayacaktır.

Yeniden Yargılanma Talebinin Reddi Sonrası AİHM’de Dile Getirilecek Hususlar

Bu başvuruda aşağıdaki hususlara değinilmelidir:

  • Yalçınkaya v. Türkiye kararında Mahkeme’nin , ByLock kullanımı iddiasına dayanan mahkumiyetin 7. maddeyi ihlal ettiğini detaylı bir şekilde ele aldığı,
  • Değiş tokuş edilen mesajların içeriğine veya değiş tokuş yapılan kişilerin kimliğine bakılmaksızın, ByLock uygulamasını kullanmanın, yerel mahkemeler tarafından silahlı terör örgütü üyeliği suçunun tüm kurucu unsurlarının varlığının kesin bir kanıtı olarak değerlendirilmesini Mahkeme’nin eleştirdiği (ibid., §258),
  • Ulusal mahkemelerin, bu şekilde, ceza hükmünü genişletici ve öngörülemez yorumuna nedeniyle suçun kurucu unsurları tespit edilmeden başvurucunun mahkûm edildiği (ibid., §260),
  • Bu öngörülemeyen ve geniş kapsamlı yorumun etkisinin, yalnızca ByLock kullanımına dayalı neredeyse otomatik bir suçluluk karinesi oluşturduğu ve başvurucunun kendisini suçlamalardan aklamasını neredeyse imkânsız hale getirdiği,
  • Bu durumun, hiç kimsenin keyfi kovuşturmaya, mahkumiyete veya cezalandırmaya maruz kalmamasını, suçun fiili dayanağı ne olursa olsun, hukuki kesinliğin maddi güvencelerinin yerine getirilmesini sağlamaya çalışan 7. maddenin amacına ve hedefine aykırı olduğu (ibid., §268).
  • Sözleşme’nin 46. maddesi çerçevesinde, Türk mahkemelerinin ByLock kullanımını otomatik olarak terör örgütü üyeliği ile eşitleyen ve çok sayıda insanı etkileyen sistemik sorunun ulusal düzeyde çözüme kavuşması adına, Yalçınkaya v. Türkiye kararında tespit edilen kusurların Türk makamları tarafından özellikle ulusal mahkemeler önünde görülmekte olan davalarla sınırlı olmamak üzere (yani yargılaması sona ermiş davalar açısından da) daha geniş bir ölçekte ve Mahkeme’nin kararda söz konusu sorunu yorumladığı ve hukuk ilkelerini uyguladığı şekliyle ele alınması gerekliliği,
  • ‘Restitutio in integrum’ ilkesi gereği Mahkeme’nin kararının icrasının tek yolunun yeniden yargılama yapılması olduğu halde yeniden yargılama yapılması talebinin reddedildiği, bu nedenle de Sözleşme’nin 13. maddesinin ihlal edildiği,

Dördüncü ve son yazımda ise ByLock kullanımı iddiasına bağlı olarak mahkum edilen hükümlüler için ‘Yeniden Yargılanma’ talebi içeren örnek bir dilekçe yayımlayacağımı tekrar hatırlatmak isterim.

YAZI DİZİSİ KAPSAMINDAKİ TÜM YAZILAR

1 Kasım 2023 tarihli yazımda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin Yalçınkaya kararının bağlayıcılığı sorununa değindikten sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme)‘nin ön gördüğü sisteminin işleyişine ve amacına, ayrıca söz konusu kararda varılan tespitlerin ve değerlendirmelerin özüne uygun bir şekilde Türk Hükümeti’nin Sözleşme’nin 46. maddesi kapsamında genel tedbirler almak zorunda olduğunu, Bakanlar Komitesi’nin denetimi altında icra edilecek bu genel tedbirlerin ihlalden etkilenen tüm bireyleri de dikkate alması gerektiğini belirttim (ilgili yazımı okumak için tıklayınız.

14 Kasım 2023 tarihli ikinci yazımda, Yalçınkaya davasında verilen karar sonrası diğer kişilerin yeniden yargılanabilmeleri için yasal mevzuatımızın uygun olup olmadığı hususunu ve de Avrupa Konseyi’nin tavsiyeleri doğrultusunda yasal mevzuatımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının icrasına uygun hale gelmesini işledim (ilgili yazımı okumak için tıklayınız).

20 Kasım 2023 tarihli üçüncü yazımda, söz konusu kararın ‘Yeniden Yargılama’ hakkı sağlamasının hukuki temelini ve de Avrupa Mahkemesi’nde başvurusu bulunan ya da AİHM’e başvuramamış, başvurusu kabul edilemez bulunmuş ya da idari olarak reddedilmiş kişiler için önerdiğim harekat tarzından bahsettim (ilgili yazımı okumak için tıklayınız).

23 Kasım 2023 tarihli dördüncü dördüncü ve son yazımda ise ByLock kullanımı iddiasına bağlı olarak mahkum edilen hükümlüler için Yalçınkaya v. Türkiye kararına istinaden ‘Yeniden Yargılama’ talebi içeren örnek bir dilekçe paylaştım (ilgili yazımı okumak için tıklayınız).

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir