YALÇINKAYA DAVASINDA ÇIKACAK KARAR SONRASI KİMLER HANGİ BAŞVURULARI YAPMALI: HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULAR
Yalçınkaya davasında (B. No.: 15669/20) AİHM Büyük Dairesi’nin 26/09/2023 tarihinde açıklayacağı karar Gülen Hareketi’ni yakından ilgilendiriyor. Söz konusu davanın niteliği, çıkacak olası karar ile bu kararın etkileri ile ilgili tarafıma çokça sorular sorulmakta. Ben de mevcut tüm soru işaretlerini ortadan kaldıracak şekilde beş yazılık bir yazı serisi hazırladım.
Aşağıda ele aldığım tüm konu başlıklarını bulabilirsiniz. Tüm sorulara cevap vermeye çalıştım yine de soru sormak isteyen olursa tarafıma sorularını rahat bir şekilde yöneltebilir.
(Aşağıdaki konuları ele aldığım 1. yazıma ulaşmak için tıklayınız)
I. AİHM’İN BU DAVAYA VERDİĞİ ÖNEM
II. BU DAVANIN GÜLEN HAREKETİNE İLİKİN ŞU ANA KADAR GÖRÜLEN DAVALARDAN FARKI
(Aşağıdaki konuları ele aldığım 2. yazıma ulaşmak için tıklayınız)
III. YALÇINKAYA V. TÜRKIYE (B. NO.: 15669/20) DAVASININ ETKİSİ
A. AIHM ÖNÜNDEKI DAVALAR BAKIMINDAN
B. TÜRK HÜKÜMETİ TARAFINDAN ALINACAK ÖZEL VE GENEL ÖNLEMLER
(Aşağıdaki konuları ele aldığım 3. yazıma ulaşmak için tıklayınız)
C. YENİDEN YARGILAMA TALEBİ
(Aşağıdaki konuları ele aldığım 4. yazıma ulaşmak için tıklayınız)
D. YALÇINKAYA DAVASININ TUTUKLULAR BAKIMINDAN SALIVERİLMEYE ETKİSİ
E. YALÇINKAYA DAVASININ KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARILMALARA ETKİSİ
(Aşağıdaki herhangi bir başlığa doğrudan gitmek için ilgili başlığın üzerine tıklayınız)
YALÇINKAYA KARARI SONRASI KİMLER HANGİ BAŞVURULARI YAPMALI
I. TUTUKLULAR
II. HÜKÜMLÜLER
YALÇINKAYA DAVASINDA ÇIKACAK KARAR SONRASI TUTUKLULAR HANGİ BAŞVURUYU YAPMALI
A. GIRIŞ
Bir önceki yazımda aşağıdaki hususu dile getirmiştim:
Her ne kadar Yalçınkaya davasının esasen Özgürlük ve Güvenlik Hakkı ile bir ilgisi olmasa da AİHM’in ‘başvurucuya atfedilen iddiaların gerçekleştiğinin iddia edildiği zamanda GÜLEN HAREKETİ’NİN BİR YARGI KARARI İLE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK NİTELENDİRİLMEDİĞİ ve 2008 yılında Fethullah Gülen’in beraat kararının Yargıtay tarafından onanmasının başvurucu açısından TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİNİN MANEVİ UNSURUNU ETKİLEDİĞİ GERÇEĞİNİ’ ele alması, özellikle bu iki noktanın başvurucunun kendisinden ziyade ayrıca genele de sirayet edebilecek nitelikte tespitler içermesi, aleyhine bu durumun aksinin gösterilemediği tutukluların ‘bilmedikleri bir silahlı örgütüne üye olmaktan dolayı tutuklanıp tutuklanmamaları’ sorununu gündeme getirecektir.
Bu nedenle TUTUKLULARIN YUKARIDA BAHSETTİĞİM SORUNU KENDİ MAHKEMELERİ ÖNÜNDE DİLE GETİRİP SALIVERİLME TALEBİNDE BULUNMALARINDA FAYDA OLDUĞUNU özellikle belirtmiştim.
B. HUKUKİ DAYANAK
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’nun Şüpheli veya Sanığın Salıverilme İstemleri başlıklı 104. maddesi aşağıdaki gibidir:
‘…
(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
…
(3) Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re’sen de verilebilir.’
Bu kapsamda, tutuklular dosyalarının olduğu adli birime (savcılık, ağır ceza mah., bölge adliye mah. Yargıtay) dilekçe yazarak salıverilme talebinde bulunabilirler.
C. SALIVERİLME TALEBİNDE BELİRTİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Henüz karar yayımlanmadığı için bu hususları yazmam pek doğru olmasa da Yalçınkaya davasının öneminin kavranması amacıyla kararda beklediğim tespitlere göre bir değerlendirme yapmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Tutuklunun hukuki durumuna göre değişmekle birlikte salıverilme talebinde aşağıdaki hususlar dile getirilebilir:
1. Özgürlük ve Güvenlik Hakkı (Madde 5)
- ByLock uygulamasına ait verilerin hukuka aykırı bir şekilde elde edilmesi ve işlenmesi,
- Bu nedenle hukuka aykırı bir şekilde elde edilen ve de işlenen ByLock uygulamasına ait verilerin yerel mahkemeler tarafından delil olarak kullanılmasının mümkün olmaması,
2. Özgürlük ve Güvenlik Hakkı (Madde 5)
- 2008 yılında Fethullah Gülen’in beraat kararının Yargıtay tarafından onanması ve de şüpheli/sanığa atfedilen iddiaların gerçekleştiğinin iddia edildiği zamanda GÜLEN HAREKETİ’NİN BİR YARGI KARARI İLE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK NİTELENDİRİLMEDİĞİ gerçekleri dikkate alınarak şüpheli/sanığa isnat edilen iddiaların terör örgütü üyeliği suçu ile cezalandırılabilir olmasının öngörülebilir olmaması bu nedenle tutuklamanın hukuka aykırı olması,
3. Özel ve aile hayatına saygı hakkının (Madde 8) ihlali bakımından Özgürlük ve Güvenlik Hakkı (Madde 5)
- Şüpheli/sanığın ByLock uygulamasını kullandığını ispatlamak amacıyla mahkeme tarafından kullanılan internet trafik bilgilerinin usulî güvencelere aykırı muhafaza edilmesi nedeniyle bu verilerin güvenilmez olması ve delil olarak kullanılmasının mümkün olmaması nedeniyle tutuklamanın hukuka aykırı olması,
4. Toplantı ve dernek kurma özgürlüğünün (Madde 11) ihlali bakımından Özgürlük ve Güvenlik Hakkı (Madde 5)
- Herhangi bir derneğe ya da sendikaya üye olmanın Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki bir hakkın kullanımı olarak kabul edilmesinin gerektiği (Selahattin Demirtaş /Türkiye (no. 2) [BD], § 318; Sabuncu ve Diğerler/Türkiye, § 148; Ragıp Zarakolu/Türkiye, § 41).,
- Sözleşme ile güvence altına alınan haklarını kullandığı gerekçesiyle şüpheli/sanığın tutuklanması ve tutukluluğuna karar verilmesinin keyfi ve hukuksuz olduğu,
5. Mülkiyet Hakkının (P1-1) ihlali bakımından Özgürlük ve Güvenlik Hakkı (Madde 5)
- Bank Asya’ya para yatırmanın Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki bir hakkın kullanımı olarak kabul edilmesinin gerektiği (Selahattin Demirtaş /Türkiye (no. 2) [BD], § 318; Sabuncu ve Diğerler/Türkiye, § 148; Ragıp Zarakolu/Türkiye, § 41).,
- Sözleşme ile güvence altına alınan haklarını kullandığı gerekçesiyle şüpheli/sanığın tutuklanması ve tutukluluğuna karar verilmesinin keyfi ve hukuksuz olduğu,
II. HÜKÜMLÜLER
A. GİRİŞ
3. yazımda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri başlıklı 311. maddesinin birinci fıkrasının f bendi kapsamında Yalçınkaya v. Türkiye davasında herhangi bir ihlal tespit edilmesi durumunda bu ihlal tespitinin yalnızca YALÇINKAYA’NIN KENDİSİ İÇİN BİR YENİDEN YARGILAMA NEDENİ OLACAĞINI ancak Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin İbrahim Er ve diğerleri [GK] kararı doğrultusunda BENZER HUKUKİ DURUMA SAHİP HÜKÜMLÜLERİN DE KENDİ MAHKEMELERİNDE YENİDEN YARGILANMA TALEBİNDE BULUNABİLECEĞİNİ’ belirtmiştim.
B. HUKUKİ DAYANAK
AYM’nin geçtiğimiz günlerde İbrahim Er ve diğerleri [GK] başvurusunda özetle aşağıdaki şekilde bir karar vermiştir:
‘Bir meseleye ilişkin Anayasa yorumladığı ve bir karara vardığında, aynı meseleye ilişkin sonraki incelemelerinde derece mahkemelerinin bu sonuçları dikkate alması gerekir. Çünkü AYM’nin bir kararında yaptığı değerlendirmelerin benzer durumda olanlar yönünden etki doğuracağı muhakkaktır. AYM’nin kararı ile bağdaşmayan her bir kararın adil yargılanma hakkının ihlali doğurur. ‘
Yukarıdaki açıklama ile AYM, BİR BAŞKASININ BİREYSEL BAŞVURUSUNDA AYM’NİN VERDİĞİ KARARA DAYANARAK AYM’YE HİÇ BİREYSEL BAŞVURU YAPMAMIŞ DAHİ OLSA BENZER HUKUKİ DURUMA SAHİP HÜKÜMLÜNÜN KENDİ MAHKEMESİNDE YENİDEN YARGILANMA TALEBİNDE BULUNABİLECEĞİNİ BELİRTMİŞTİR.
AYM, yukarıdaki tespitine varırken 2016’nin sonunda geliştirdiği objektif amaç teorisini kullanmıştır. Bu teoriye göre AYM kararlarının objektif işlevi, genel olarak Anayasa’nın temel hak ve özgürlükleri düzenleyen hükümlerini yorumlamak ve bunların uygulanmasını gözetmektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 52; F.N.G., B. No: 2014/11928, 21/6/2017, § 37). Anayasa Mahkemesi, o meseleye ilişkin olarak Anayasa’yı yorumlar ve bir karar verir. Bundan sonra kamu makamları ve derece mahkemelerinin aynı meseleye ilişkin incelemelerinde, Anayasa Mahkemesinin anayasanın uygulanması ve yorumlanması, temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ve insan haklarının gerekli kıldığı hâllere ilişkin olarak verdiği kararları dikkate alması ve Anayasa hükümlerinin yorumuyla varılan sonuçları değerlendirilmesi gerekir.
AYM söz konusu kararında her ne kadar kendi kararının benzer hukuki durumlara uygulanmasını istese de işlevsel olarak AYM kararlarına yönelik şikayetleri değerlendiren AİHM’in kararlarının da benzer hukuki durumlara uygulanması gerekecektir.
C. YENIDEN YARGILAMA MÜESSESESI
i. Yargılanmanın Yenilenmesi Nedir?
Mahkeme tarafından verilerek kesinleşen bir hükümle ilgili olarak, CMK’nın 311. maddesinde belirtilen hallerde yeniden yargılama yapılmasına yargılamanın yenilenmesi denilmektedir.
ii. Başvuru Süresi
Olağanüstü bir kanun yolu olması nedeniyle yargılamanın yenilenmesi talebi herhangi bir süreye bağlı olmadan ileri sürülebilir, ayrıca herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Koşulları oluştuğunda her zaman kadar talepte bulunulabilir. CMK’nın 311. maddesinin birinci fıkrasının f bendi istisnadır.
iii. Başvurusu Usulü
Yargılamanın yenilenmesi başvurusu, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünü veren mahkemeye yapılır. Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir.
Yargılamanın yenilenmesi talebi, kanunda belirlenen biçimde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek kanuni hiçbir sebep gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir.
Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilmesi veya reddedilmesi kararına karşı Cumhuriyet savcısı ve ilgililer 7 gün içinde itiraz edebilirler. İtiraz üzerine verilen karar kesindir ve bu kesin karara karşı AYM’ye bireysel başvuru yapılabilir.
D. YENİDEN YARGILANMA TALEBİNDE BELİRTİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Henüz karar yayımlanmadığı için bu hususları yazmam pek doğru olmasa da Yalçınkaya davasının öneminin kavranması amacıyla kararda beklediğim tespitlere göre bir değerlendirme yapmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Hükümlünün hukuki durumuna göre değişmekle birlikte yeniden yargılanma talebinde aşağıdaki hususlar dile getirilebilir:
1. Adil Yargılanma Hakkı (Madde 6)
- ByLock uygulamasına ait verilerin hukuka aykırı bir şekilde elde edilmesi ve işlenmesi,
- Bu nedenle de hukuka aykırı bir şekilde elde edilen ve de işlenen ByLock uygulamasına ait verilerin yerel mahkemeler tarafından delil olarak kullanılmasının mümkün olmaması,
2. Kanunsuz Ceza Olmaz (Madde 7)
- 2008 yılında Fethullah Gülen’in beraat kararının Yargıtay tarafından onanması ve de hükümlüye atfedilen iddiaların gerçekleştiğinin iddia edildiği zamanda GÜLEN HAREKETİ’NİN BİR YARGI KARARI İLE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK NİTELENDİRİLMEDİĞİ gerçekleri dikkate alınarak hükümlüye isnat edilen iddiaların terör örgütü üyeliği suçu ile cezalandırılabilir olmasının öngörülebilir olmaması ve hukuka aykırı olması,
3. Özel ve aile hayatına saygı hakkı (Madde 8)
- Hükümlünün ByLock uygulamasını kullandığını ispatlamak amacıyla mahkeme tarafından kullanılan internet trafik bilgilerinin usulî güvencelere aykırı muhafaza edilmesi nedeniyle bu verilerin güvenilmez olması ve delil olarak kullanılmasının mümkün olmaması,
4. Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü (Madde 11)
- Herhangi bir derneğe ya da sendikaya üye olmanın Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki bir hakkın kullanımı olarak kabul edilmesinin gerektiği (Selahattin Demirtaş /Türkiye (no. 2) [BD], § 318; Sabuncu ve Diğerler/Türkiye, § 148; Ragıp Zarakolu/Türkiye, § 41).,
5. Mülkiyet Hakkı (P1-1)
- Bank Asya’ya para yatırmanın Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki bir hakkın kullanımı olarak kabul edilmesinin gerektiği (Selahattin Demirtaş /Türkiye (no. 2) [BD], § 318; Sabuncu ve Diğerler/Türkiye, § 148; Ragıp Zarakolu/Türkiye, § 41).,
YAZI DİZİSİNİN SONU VE BİR UYARI
Yalçınkaya davası ile ilgili görüşlerim merak ediliyordu. Günlerdir hem bana yöneltilen hem de sosyal medyada rastladığım sorulara cevaben hazırladığım yazı dizisini tamamladım. Tüm sorulara AİHM önündeki prosedürü ve de yerel uygulamayı dikkate alarak ulusal hukuk zeminde cevap vermeye çalıştım, ayrıca tespitlerimi de gerekçelendirdim. Bununla birlikte, yine de soru sormak isteyen olursa tarafıma sorularını rahat bir şekilde yöneltebilir.
Yalçınkaya davası iki gün sonra açıklanacak, bu kararın hayırlı gelişmelere vesile olacağını yazılarımda hukuk zemininde anlatmakla birlikte ayrıca buna yürekten de inanıyorum.
Son bir uyarıda bulunmak istiyorum: Hukuk biliminin ve de etik anlayışının gerekliliklerini hakkıyla yerine getiren çok sayıda hukukçular var, bu hukukçular müstesna olmak üzere Yalçınkaya kararı sonrası herhangi bir adli birime yapacağınız müracaatın (yeniden yargılama, salıverilme vb.) hukukçular için bir para kaynağı haline getirilmesine asla izin vermeyin.