ŞABAN YASAK / TÜRKİYE DAVASI – BÜYÜK DAİRE DURUŞMA RAPORU
Yasak / Türkiye davası, başvurucunun 2010-2014 yılları arasında yasal olarak kabul edilen faaliyetlerinin, 2016 sonrası dönemde terör örgütü üyeliği suçuna delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunu ele alıyor. AİHM Büyük Dairesi’nde görülen davada, özellikle TCK 314. maddesi kapsamında kast unsuru, hukuki öngörülebilirlik ve geriye dönük cezalandırma tartışıldı. Yargıç Ana Maria Guerra Martins, başvurucunun tekil eylemlerinin hukuka uygun olup olmadığı ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde suç teşkil edip etmediğini sorguladı. Yargıç Ivana Jelić ise, sosyal güvenlik ödemeleri ve banka işlemleri gibi yasal faaliyetlerin nasıl terör örgütü üyeliği olarak değerlendirilebileceğini irdeledi. Hükümet, başvurucunun kod adı kullanması, Bank Asya’ya para yatırması ve öğrencilere yönelik faaliyetlerini kastın göstergesi olarak sundu. Başvurucu ise eylemlerinin yasal olduğunu, suç kastının bulunmadığını ve 2014 öncesi dönemde terör örgütü ilan edilmeyen yapının sonradan suç sayılmasının öngörülemez olduğunu savundu. AİHM’in vereceği karar, Yalçınkaya ve Demirtaş kararlarındaki hukuki öngörülebilirlik ilkelerinin uygulanması açısından kritik bir emsal teşkil edecek.