AİHM, FENERBAHÇE’NİN BAŞVURUSUNU HÜKÜMET’E TEBLİĞ ETTİ: 1959 ÖNCESİ ŞAMPİYONLUKLAR AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ GÜNDEMİNDE
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Fenerbahçe Futbol A.Ş. ve Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından Türkiye aleyhine yapılan başvuruyu çekişmeli aşamaya taşıdı. Mahkeme, başvuruyu 5 Mart 2025 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne tebliğ ederek resmi savunmasını istedi.
38961/23 başvuru numaralı dosyada, Fenerbahçe, 1959 yılı öncesinde kazandığı dokuz şampiyonluğun Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından resmen tanınmaması nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden doğan temel haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.
Mahkeme’nin komünike metninin İngilizce orijinal metnini burada, tarafımca yapılan Türkçe çevirisini ise burada bulabilirsiniz. Ayrıca bu yazıya PDF formatında ulaşmak için buraya tıklayınız.
BAŞVURUNUN TEMEL DAYANAKLARI
Fenerbahçe, 6 Mart 2021 tarihinde TFF’ye başvurarak, söz konusu şampiyonlukların “millî lig şampiyonluğu” olarak tescil edilmesini talep etti. Tescil gerçekleşseydi:
- Fenerbahçe’nin toplam şampiyonluk sayısı 28’e yükselecek,
- Takım armasına beşinci yıldız eklenecek,
- 2005’ten itibaren doğmuş olması gereken yayın gelirleri kapsamında 11.100.000 USD’lik tazminat talep edilecekti.
TFF’nin bu başvuruya hiçbir cevap vermemesi ve Tahkim Kurulu’nun “yetkisizlik” kararı vermesi üzerine kulüp, iç hukuk yollarının tükendiğini belirterek 27 Ekim 2023 tarihinde AİHM’ye başvurdu.
AİHM’İN İNCELEME ALANI
AİHM, Türkiye Hükümeti’ne gönderdiği tebliğ mektubunda aşağıdaki hususlarda açıklama istedi:
- Adil yargılanma hakkı (AİHS m. 6/1) bağlamında, başvuranların erişebileceği bağımsız ve tarafsız bir yargı merciinin bulunup bulunmadığı,
- Mülkiyet hakkı (Ek Protokol 1 m. 1) kapsamında, başvuranların ekonomik beklentilerinin “meşru bir mülkiyet” teşkil edip etmediği,
- Etkili başvuru hakkı (AİHS m. 13) yönünden iç hukukta gerçek ve etkin bir çözüm yolu bulunup bulunmadığı.
HUKUKİ TARTIŞMALARIN ODAĞINDA: “MEŞRU BEKLENTİ” VE TFF’NİN KEYFİYETİ
Başvuru, AİHM içtihadında sıkça tartışılan “meşru beklenti” kavramını bir kez daha gündeme getirdi. Fenerbahçe, TFF’nin kurumsal sessizliği, yayın gelirlerine etki eden uygulamalar ve armaya yıldız eklenmesi gibi unsurların bir araya gelerek, mülkiyet hakkı kapsamında korunması gereken ekonomik ve manevi bir menfaat doğurduğunu savunuyor.
Özellikle Kopecký / Slovakya ve Pine Valley / İrlanda kararlarına gönderme yapan başvurucular, taleplerinin salt sembolik değil, somut ve ekonomik değere sahip bir hak olduğunu ileri sürüyor.
GÖZLER HÜKÜMET’İN SAVUNMASINDA
AİHM’in yönelttiği sorular karşısında, Türkiye Hükümeti’nin vereceği savunma merak konusu. Hükümet’in, Fenerbahçe’nin taleplerini salt sportif takdir alanına giren meseleler olarak nitelendirme ve başvurunun ratione materiae (konu bakımından) Sözleşme kapsamına girmediği itirazında bulunmasını bekliyorum.
Ancak AİHM’in Tahkim Kurulu’nun yetkisizlik kararı, TFF’nin işlem tesis etmekten kaçınması ve başvuranlara herhangi bir iç hukuk yolunun fiilen sunulmaması gibi unsurları dikkate alarak başvuruyu esastan incelemeye alması, Türkiye’nin spor hukukuna ilişkin yaklaşımını da sorgulatabilir.
DAVAYA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELERİM
MADDE 6 BAKIMINDAN
Hukuki Ölçüt: “Savunulabilir Bir Hak” ve Gerçek Bir İhtilaf
AİHM Boulois / Lüksemburg kararında (B. No: 37575/04, §§ 90-94) Mahkeme, Sözleşme’nin 6/1. maddesinin uygulanabilmesi için bir “hukuki ihtilaf”ın varlığını zorunlu kılmış ve bu ihtilafın “gerçek ve ciddi” olması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, söz konusu hakkın iç hukukta en azından “savunulabilir şekilde” tanınması aranır. Yani Mahkeme, salt bir beklentiye ya da dolaylı çıkar ilişkisine değil, iç hukukta tanınan ya da tanınabilir nitelikteki maddi haklara bakar.
Fenerbahçe’nin Talebinde “Gerçek Ve Ciddi Bir İhtilaf” Mevcuttur.
TFF’ye yapılan yazılı başvurular karşılıksız kalmıştır. Bu zımni ret, başvuruya esas teşkil eden bir işlem olarak kabul edilmiştir. Tahkim Kurulu’nun yetkisizlik kararı da başvuru yollarının kapalı olduğunu ortaya koymaktadır. Başvuranlar, yayın gelirleri, tazminat, marka değeri ve yıldız hakkı gibi açıkça maddi sonuçlar doğuracak talepler ileri sürmüştür. Dolayısıyla bu başvuruda sadece sembolik veya soyut bir değer değil, iç hukuk düzeyinde ekonomik sonuçlar doğuran ve ciddi bir ihtilaf söz konusudur.
“Hakkın” İç Hukukta Tanınmış Olması Gerekliliği
Boulois kararında Mahkeme, bir hakkın varlığını sadece görünüşe veya kullanılan dile göre değil, gerçeğe ve iç hukuktaki yasal temellere göre değerlendirir. İç hukukta hiçbir yasal dayanağı olmayan, yalnızca idarenin takdir yetkisine bağlı olan beklentiler m. 6/1 kapsamına girmez.
Fenerbahçe’nin Talebi, TFF İç Tüzüğü ve Yayın Talimatnameleriyle İlişkilidir.
TFF Statüsü, şampiyonlukların tesciline dair açık bir hüküm içermemekle birlikte, ulusal lig organizasyonunun geçmişine ilişkin kurumsal sessizlik vardır. Ancak yayın gelirleri, kulüp armalarındaki yıldızlar ve marka değeri TFF’nin tescil işlemleriyle doğrudan ilişkilidir. Fenerbahçe’nin talepleri, halihazırda uygulanan kurallara dayandırılmakta ve TFF’nin geçmiş şampiyonlukları tanıma yönünde işlem tesis etmesi durumunda doğrudan ekonomik sonuçlar doğuracak bir menfaati söz konusudur. Bu bağlamda, başvurucuların talepleri tamamen temelsiz bir beklenti olmayıp, iç hukuk düzeninde “savunulabilir” nitelikte bir hak iddiası olarak ortaya çıkmaktadır.
İdarenin Takdir Yetkisinin Sınırsız Olup Olmadığı
Boulois kararının 93. paragrafı, kamu makamlarının değerlendirme yetkisinin sınırsız olması hâlinde m. 6/1’in uygulanamayabileceğini belirtmiştir. Ancak bu yetki, mutlak değilse ve iç hukukta bazı kriterlere bağlıysa, m. 6/1 devreye girer.
TFF’nin Tam Takdir Yetkisi Yoktur.
TFF, tahkim kararında bu konuda bir karar alınmadığını belirtmiş, fakat 15 Temmuz 2023’te komisyon kurulduğunu ilan etmiştir. Bu, federasyonun meselenin tamamen takdirine bağlı ve yasal bağlayıcılıktan yoksun olmadığını; bir değerlendirme süreci öngörüldüğünü ortaya koyar.
Ulusal Mahkemelerin Tutumu
Boulois kararının 94. paragrafı, ulusal mahkemelerin başvuranın hakkını tanıyıp tanımadığına veya esasını incelediğine bakılması gerektiğini vurgular.
Fenerbahçe’nin Talebi Esas Olarak Hiçbir Yargı Organı Tarafından İncelenmemiştir.
TFF Tahkim Kurulu yetkisizlik kararı vermiştir. İç hukukta şampiyonluk tesciline ilişkin net bir yargısal denetim yolu mevcut değildir. Bu durum da Fenerbahçe’nin, iç hukukta korunan bir hakkı savunma imkânından yoksun kaldığını ortaya koyar.
Sonuç
Boulois / Lüksemburg kararındaki ilkeler ışığında Fenerbahçe’nin başvurusu değerlendirildiğinde:
- Talep, gerçek ve ciddi bir ihtilafa dayanmaktadır.
- Taleplerin konusu iç hukukta savunulabilir bir ekonomik hak iddiasıdır.
- TFF’nin keyfi davranma imkânı sınırsız değildir; konuya dair işlem başlatma iradesi vardır.
- Hiçbir yargısal merci bu hak iddiasının esasını incelememiştir.
- Dolayısıyla, AİHS m. 6/1 anlamında “savunulabilir bir hakka dair ihtilaf” mevcuttur ve Mahkeme’nin bu başvuruyu “ratione materiae” yönünden kabul edilebilir bulması gerekir.
MÜLKİYET HAKKI BAKIMINDAN
AİHM İçtihadına Göre “Meşru Beklenti” ve “Mülkiyet” İlişkisi
Kopecký kararında, Mahkeme, “meşru beklenti” kavramını, yalnızca “bir umut” olmanın ötesinde, yasal bir temele dayanan, yeterince kurumsallaşmış bir menfaat olarak tanımlamıştır (§§ 47-49). Bir menfaatin AİHS Ek 1 Protokol m. 1 kapsamında “mülk” olarak korunabilmesi için:
- Mevcut ve yürürlükte olan bir yasal dayanağa sahip olmalı,
- Yeterince oluşmuş, dayanıklı, icra edilebilir bir iddiayı yansıtmalı,
- İç hukukta yerleşik içtihada veya düzenlemelere dayanmalı,
- Devletin keyfi müdahalesine karşı korunmaya değer olmalı.
Fenerbahçe’nin Talebi Bu Kriterleri Karşılıyor mu?
Yasal Dayanak: TFF statüsü veya mevzuatı, 1959 öncesi şampiyonlukların milli lig olarak tanınmasını yasaklayan bir düzenleme içermemektedir. Aksine, bu konuda açık bir boşluk bulunmaktadır. Bu boşluk, kurumsal uygulamayla doldurulmaktadır.
Kurumsal Uygulama: TFF, 1959 yılını başlangıç kabul eden uygulamasını hukuken bağlayıcı bir norm haline getirmemiş, fakat pratikte fiili bir eşik olarak kullanmıştır. Bu da başvuran açısından objektif olarak dayandırılmış bir itiraz hakkı doğurmaktadır.
Ekonomik Yansımalar: Yayın geliri dağılımı, yıldız hakkı ve ticari imaj gibi unsurlar doğrudan bu şampiyonlukların tanınıp tanınmamasına bağlıdır. Dolayısıyla talep, salt sembolik değil, açıkça ekonomik menfaatlere ilişkindir.
Zımni Ret Kararı ve Yetkisizlik: TFF’nin yanıt vermemesi ve Tahkim Kurulu’nun yetkisizlik kararı vermesi, başvuranın hukuken savunulabilir bir talebi olduğunu, ancak bu talebin yargı denetimine konu edilemediğini göstermektedir.
Kopecký Kararı Işığında Uygulama
Kopecký’de Reddedilenler:
Kopecký kararında başvurucunun talepleri;
- Varsayıma dayalı,
- Yürürlükteki yasa uyarınca yerine getirilmemiş (örneğin, mülkiyetin yeri kanıtlanmamış),
- İç hukukta geçerli ve uygulanabilir bir iddia oluşturacak düzeyde gelişmemiştir.
Bu nedenle Mahkeme, başvurucunun talebinin “meşru beklenti”yi dahi oluşturmadığına ve dolayısıyla mülkiyet hakkının uygulanamayacağına karar vermiştir (§ 60).
Fenerbahçe Olayında Aksine Unsurlar:
Ekonomik çıkarın mevcut olması: Talep, 11 milyon USD civarında somut bir tazminat ve yayın geliri dağılımını ilgilendirmektedir. Kopecký’de somut ekonomik sonuçtan söz edilemezken, burada doğrudan ekonomik menfaat söz konusudur.
Kurumsal sessizlik ve belirsizlik: TFF tarafından açıkça yasaklanmayan ve hatta komisyon kurulması vaat edilen bir alan söz konusudur. Bu, beklentinin yasal veya idari bir temelinin varlığını göstermektedir (bkz. Stretch v. UK, § 35).
TFF uygulamasına karşı meşru güven ilkesi: Diğer kulüplerin şampiyonluklarının tanınmasında benzer kıstasların uygulanmamış olması, başvuran açısından eşitlik ve öngörülebilirlik ilkelerine güven duygusu yaratmıştır.
Sonuç Ve Hukuki Değerlendirme
Kopecký kararına göre “meşru beklenti”, yalnızca soyut bir umut değil, hukuken savunulabilir ve tanınabilir bir talepten doğmalıdır. Fenerbahçe’nin başvurusu:
- İç hukukta açıkça yasaklanmayan,
- TFF’nin takdir yetkisinin sınırsız olmadığı,
- Maddi sonuç doğuran,
- Önceden kazanılmış spor başarılarına dayanan,
- Ticari ve itibar yönünden doğrudan etkili bir iddiayı içermektedir.
Dolayısıyla, başvuranların talepleri, AİHS Ek 1 No’lu Protokol m. 1 anlamında “mülk” teşkil eden meşru beklenti” kapsamındadır ve TFF’nin bu talepleri tanımaması mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurabilir.
Sonuç:
AİHM’in Kopecký içtihadı dikkate alındığında, Fenerbahçe’nin 1959 öncesi şampiyonluklarına ilişkin tanınma talebi,
- mülkiyet hakkı kapsamında korunabilir bir menfaattir,
- ve bu hakkın iç hukukta savunulmasına olanak tanınmaması nedeniyle AİHS Ek Protokol 1. maddenin ihlali söz konusudur.
AİHM NASIL BİR KARAR VERECEKTİR?
Yukarıda yapılan hukuki değerlendirmeler ışığında, başvurucular Fenerbahçe Futbol Anonim Şirketi ile Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, 1959 yılı öncesinde kazanılmış şampiyonluklara ilişkin taleplerinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi kapsamında korunmaya değer bir “mülkiyet hakkı” teşkil ettiği ve bu kapsamda meşru bir beklentiye dayandığı kanaatiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, başvurucuların “mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine” karar vermesini bekliyorum.
Ancak, bu yönde bir tespit yapılması, başvurucuların maddi taleplerinin – örneğin tazminat, şampiyonluk sayısının artırılması yahut yıldız verilmesi gibi – doğrudan kabulü anlamına gelmemektedir. Mahkemenin olası ihlal kararı, yalnızca Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) ilgili organlarının, başvurucuların taleplerini ulusal ve uluslararası spor hukuku ile iç hukuk düzeni çerçevesinde ciddi biçimde incelemeleri ve gerekçeli karar vermeleri yükümlülüğünü ortaya koyacaktır.
Bununla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Fenerbahçe lehine başvurucuların talep ettiği üzere 11.100.000 Amerikan Doları gibi yüksek bir tazminata hükmetmeyecek, ancak başvurucuların Sözleşme ile güvence altına alınmış bir hakkının ihlal edildiği kanaatine varılması hâlinde, sadece yargılama giderleri ve makul masraflar kapsamında bir tazminata hükmedecektir.
BU KARAR AYRICA KİMLERİ İLGİLENDİRİYOR?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan ve 1959 öncesi şampiyonlukların hukuki statüsünü konu alan bu dava, yalnızca Fenerbahçe Spor Kulübü’nü değil, 1959 yılı öncesinde Türkiye’de şampiyonluk yaşamış tüm futbol kulüplerini yakından ilgilendirmektedir. Zira, başvuran kulübün talebi ileriki süreçte TFF tarafından kabul edildiği takdirde, bu durum yalnızca bireysel hak ihlali tespitiyle sınırlı kalmayacak, Türkiye Futbol Federasyonu’nun tüm kulüplerin tarihsel başarılarını yeniden değerlendirme yükümlülüğünü beraberinde getirecektir.
Bu bağlamda, 1959 yılı öncesinde şampiyonluk yaşamış kulüplerin tamamı, potansiyel olarak bu kararın hukuki ve idari etkilerinden yararlanabilecek konumda olacaktır.
1959 Öncesi Şampiyonlukların Kulüplere Göre Dağılımı:
- Fenerbahçe Spor Kulübü – 9 Şampiyonluk
- Beşiktaş Jimnastik Kulübü – 7 Şampiyonluk
- Harbiye Takımı – 3 Şampiyonluk
- Gençlerbirliği – 2 Şampiyonluk
- Galatasaray Spor Kulübü – 1 Şampiyonluk
- Ankara Demirspor – 1 Şampiyonluk
- Eskişehir Demirspor – 1 Şampiyonluk
- Güneşspor – 1 Şampiyonluk
- Göztepe – 1 Şampiyonluk
- İstanbulspor – 1 Şampiyonluk
- Ankaragücü – 1 Şampiyonluk
- Muhafızgücü – 1 Şampiyonluk
1959 ÖNCESİ ŞAMPİYONLUKLARIN TANINMASI HALİNDE OLUŞACAK YENİ DURUM
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen dava ile bağlantılı ileriki süreçte 1959 yılı öncesinde kazanılan şampiyonlukların “millî lig şampiyonluğu” olarak tanınması halinde, Türkiye profesyonel futbolunda resmî şampiyonluk sayılarında köklü bir değişiklik meydana gelecektir.
Türkiye’de futbolun kurumsal yapısı, 1923 yılında Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) kurulmasıyla birlikte şekillenmiş; 1924 yılından itibaren ulusal düzeyde düzenlenen şampiyonalar, bugünkü anlamda “lig usulü” olmasa da, doğrudan TFF denetiminde gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede, 1959 öncesinde kazanılmış şampiyonluklar, şekli organizasyon farklılıkları olsa dahi öz itibarıyla milli düzeyde kazanılmış sportif başarılardır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan başvuru kapsamında, bu şampiyonlukların hukuken tanınması durumunda, mevcut şampiyonluk tabloları yeniden şekillenecektir. Bu durum yalnızca sportif sıralamayı değil, aynı zamanda yayın gelirleri, ticari marka değerleri, arma üzerindeki yıldız hakları ve tarihi prestij gibi birçok mülkiyetle bağlantılı hukuki menfaati de doğrudan etkilemektedir.
1959 Öncesi Şampiyonlukların Tanınması Hâlinde Kulüplerin Toplam Şampiyonluk Sayıları:
- Fenerbahçe 28 Şampiyonluk
- Galatasaray 25 Şampiyonluk (1959 öncesi 1 şampiyonluk eklenmesiyle)
- Beşiktaş 21 Şampiyonluk (Halihazırda tanınan 2 şampiyonluğa ilaveten 5 şampiyonluğun daha tanınması hâlinde)
- Trabzonspor 7 Şampiyonluk
- Harbiye 3 Şampiyonluk
- Gençlerbirliği 2 Şampiyonluk
- Bursaspor, Başakşehir, Göztepe, Ankaragücü, Ankara Demirspor, Eskişehir Demirspor, Güneşspor, İstanbulspor, Muhafızgücü → 1’er Şampiyonluk