AİHM’İN YALÇINKAYA KARARI VE YENİDEN YARGILAMA: BYLOCK DAVASI ANALİZİ
AİHM YALÇINKAYA KARARI VE YENİDEN YARGILAMA
KARARIN İÇERİĞİ
Karar
ByLock kullanmak, sendika ve dernek üyeliği gerekçesiyle mahkûm olan öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın yaptığı başvuruda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, başvurucunun söz konusu gerekçeler ile mahkûm edilmesinin Kanunsuz ceza olmaz ilkesini (Madde 7), Adil yargılanma hakkını (Madde 6) ve Toplantı ve dernek kurma özgürlüğünü (Madde 11) ihlal ettiğine hükmetti (Yüksel Yalçınkaya v. Türkiye, no. 15669/20).
AİHM Kararının Önemi ve Kapsamı
Verdiği kararında, kişilerin ByLock kullandıkları iddiasıyla cezalandırılmalarını ülke genelinde yaşanan sistemik bir sorun olarak gören Mahkeme, Türk Hükümeti’ne bu genel sorunun çözülmesi için yerel mahkemelerin ByLock’a yönelik tavrının değişmesi hususunda çağrıda bulundu.
AİHM Kararı ve Yeniden Yargılama İhtiyacı
Ayrıca Mahkeme, gelecekte yüz bini bulacak davada benzer ihlalleri tespit etmek zorunda kalmamak için, mevcut kararda tespit edilen kusurların, ilgili ve mümkün olduğu ölçüde, Türk makamları tarafından daha geniş bir ölçekte -yani mevcut başvuranın özel davasının ötesinde- ele alınması gerektiği görüşündedir. Avrupa Mahkemesi, Türk Hükümeti’nin Sözleşme’nin 46. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerine uygun olarak, mevcut karardan, özellikle ulusal mahkemeler önünde görülmekte olan davalarla sınırlı olmamak üzere, gerekli sonuçları çıkarması gerektiğini ve yetkili makamların Yalçınkaya kararında ihlal bulgularına yol açan sorunu çözmek için uygun olan diğer genel tedbirleri alması gerektiğini düşmektedir.
Kararın Bağlayıcılığı Sorunu
Sözleşme’nin 46. maddesi ile Anayasa’nın 90. maddesinin beşinci fıkrası gereğince Strazburg Mahkemesi’nin Yalçınkaya kararı bağlayıcıdır, bunda herhangi bir şüphe yoktur. Yalçınkaya davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kesin karar (Sözleşme md. 46§1, İngilizce metninde ‘the final judgment’, Fransızca metninde ‘L’arrêt définitif’) ‘Sözleşme’nin 6, 7 ve 11. maddelerinin ihlal edildiğinden ve de Yalçınkaya’nın masrafları için bir miktar ödenmesinden’ ibarettir. Aslında Avrupa Mahkemesi’nin bu karara varırken ileri sürdüğü gerekçe (İngilizce ‘reason’, Fransızca ‘motif’) ve vardığı çıkarımlar (İngilizce ve Fransızca’da ‘conclusion’) Sözleşmeci Devletler için bağlayıcı değildir. Dahası Strazburg Mahkemesi’nin emsal niteliği taşıyan öncü (leading) bir kararda kullandığı gerekçe benzer müteakip davalarda (follow-up cases) ve de tekrarlayan davalarda (repetitive cases) -kural olarak- Mahkeme’nin kendisini de bağlamaz (Christine Goodwin v. UK, no. 28957/95, §74).
Her ne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yalçınkaya kararında ihlal bulgusuna varırken ile sürdüğü gerekçe ve vardığı çıkarımlar Sözleşmeci Devletler için bağlayıcı olmasa da Sözleşme’nin 46. maddesinde öngörülen denetim mekanizması, Mahkeme’nin içtihatları ve de süregelen uygulama Sözleşmeci Devletlerin yalnızca kararın kendisini değil bu karar varılırken Avrupa Mahkemesi’nin vardığı çıkarımları göz önüne almalarını zorunlu kılmaktadır.
TÜRK HÜKÜMETİ TARAFINDAN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
Bireysel Tedbirler
Yalçınkaya kararı sonrası Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311§1 (f) maddesi gereği Yalçınkaya yeniden yargılanacaktır, ayrıca kendisine masraflar bağlamında 15.000 € ödenecektir. Yalçınkaya’ya herhangi maddi ya da manevi tazminat ödenmeyeceğinin altını çizmek isterim
Genel Tedbirler
Yalçınkaya davasında varılan kararın icrası kapsamında Türk Hükümeti, Yalçınkaya’nın kendisinden öte benzer ihlallerin yaşanmaması ve de var olan ihlallerin sona erdirilmesi için genel tedbirler alacaktır. Bu, Yalçınkaya başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin dile getirdiği, Sözleşme’nin 46. maddesi kapsamında Türk Hükümeti’nin üzerine düşen ve de Kararların Uygulanmasının ve Dostane Çözüm Şartlarının Denetlenmesine İlişkin Bakanlar Komitesi İçtüzüğü md. 6§2 (b.ii) kapsamındaki gerekliliklerden kaynaklanmaktadır.
Sözleşme’nin 46§2 maddesi gereği, Yalçınkaya kararının icrasını Bakanlar Komitesi denetleyecektir. Bakanlar Komitesi, bir Yüksek Sözleşmeci Taraf’ın, taraf olduğu bir davada verilen kesin karara uygun davranmayı reddettiği görüşünde ise, Davalı Devlet’in yükümlülüğünü yerine getirmediği meselesini Mahkeme’ye intikal ettirebilir (46§4). Mahkeme, Davalı Devlet’in yükümlülüğünü ihlal edildiğini tespit ederse, alınacak önlemleri değerlendirmesi için davayı Bakanlar Komitesi’ne gönderir (46§4).
İşte 46. maddede mevcut bu denetim sistemi, Sözleşme sisteminin işleyişine ve amacına, ayrıca Avrupa Mahkemesi’nin Yalçınkaya davasında vardığı tespitlerin ve değerlendirmelerin özüne uygun bir şekilde Türk Hükümeti’nin genel tedbirler almasını zorunlu kılmaktadır.
Çünkü, 46. madde uyarınca Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları her davada Mahkeme’nin nihai kararlarına ve Bakanlar Komitesi tarafından denetlenen icrasına uymayı taahhüt ederler. Bunun etkilerinden biri, Mahkeme’nin bir ihlal tespit ettiği durumlarda, davalı Devletin sadece 41. madde uyarınca adil tazmin yoluyla verilen meblağları ilgili kişilere ödemekle kalmayıp, aynı zamanda Bakanlar Komitesi’nin denetimine tabi olarak, Mahkeme tarafından tespit edilen ihlale son vermek ve etkilerini mümkün olduğunca telafi etmek için kendi iç hukuk düzenlerinde alınacak genel ve/veya uygunsa bireysel önlemleri seçmekle de yasal olarak yükümlü olmasıdır (Scordıno v. İtalya (No. 1) [BD], no. 36813/97, § 233).
Alınması Gereken Genel Tedbirlerin Niteliği
Genel tedbirler benzer ihlallerin oluşmasını engellemelidir. Sözleşme’nin bir hükmünün ihlal edilmesinin benzer durumlarda meydana geldiği veya meydana gelme ihtimalinin bulunduğu durumlarda, ulusal düzeyde genel tedbirlerin alınması şüphesiz gereklidir ve alınması gereken bu genel tedbirlerin ihlal edildiği tespit edilen uygulamadan etkilenen tüm birey grubunu dikkate alması gerekir. Ayrıca, alınması gereken bu tedbirlerin, Mahkeme’nin genel bir uygulama ile ilgili bir ihlal bulgusunu telafi edecek şekilde olması gerekir, böylece Sözleşme ile kurulan sistem, aynı nedenden kaynaklanan çok sayıda tekrarlayan başvurudan ödün vermemiş olur (Baybaşin v. Hollanda, 2006, § 79; Yüksel Yalçınkaya v. Türkiye, §417).
Davalı Devlet, Bakanlar Komitesi tarafından izlenmeye tabi olarak, Mahkeme kararında belirtilen çıkarımlarla (conclusions) uyumlu olması koşuluyla, Sözleşme’nin 46. maddesi kapsamındaki yasal yükümlülüğünü yerine getireceği araçları seçmekte özgürdür (bakınız, Scozzari ve Giunta v. İtalya [BD], no. 39221/98 ve 41963/98, § 249). Kural olarak, bir davaya taraf olan Sözleşmeci Devletler, Bakanlar Komitesi’nin denetimine tabi olmak kaydıyla, Mahkeme’nin ihlal tespit ettiği bir karara- iç hukuk düzenlerinde benimsenecek genel ve/veya uygun olması halinde bireysel tedbirler de dâhil olmak üzere- uyacakları araçları seçmekte, uygulamanın iyi niyetle ve kararın “sonuçları ve ruhu” ile uyumlu bir şekilde gerçekleştirilmesi kaydıyla, ilke olarak serbesttirler
YAZI DİZİSİ KAPSAMINDAKİ TÜM YAZILAR
1 Kasım 2023 tarihli yazımda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yalçınkaya kararının bağlayıcılığı sorununa değindikten sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme)‘nin ön gördüğü sisteminin işleyişine ve amacına, ayrıca söz konusu kararda varılan tespitlerin ve değerlendirmelerin özüne uygun bir şekilde Türk Hükümeti’nin Sözleşme’nin 46. maddesi kapsamında genel tedbirler almak zorunda olduğunu, Bakanlar Komitesi’nin denetimi altında icra edilecek bu genel tedbirlerin ihlalden etkilenen tüm bireyleri de dikkate alması gerektiğini belirttim (ilgili yazımı okumak için tıklayınız) .
14 Kasım 2023 tarihli ikinci yazımda, Yalçınkaya davasında verilen karar sonrası diğer kişilerin yeniden yargılanabilmeleri için yasal mevzuatımızın uygun olup olmadığı hususunu ve de Avrupa Konseyi’nin tavsiyeleri doğrultusunda yasal mevzuatımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının icrasına uygun hale gelmesini işledim (ilgili yazımı okumak için tıklayınız).
20 Kasım 2023 tarihli üçüncü yazımda, söz konusu kararın ‘Yeniden Yargılama’ hakkı sağlamasının hukuki temelini ve de Avrupa Mahkemesi’nde başvurusu bulunan ya da AİHM’e başvuramamış, başvurusu kabul edilemez bulunmuş ya da idari olarak reddedilmiş kişiler için önerdiğim harekat tarzından bahsettim (ilgili yazımı okumak için tıklayınız).
23 Kasım 2023 tarihli dördüncü dördüncü ve son yazımda ise ByLock kullanımı iddiasına bağlı olarak mahkum edilen hükümlüler için Yalçınkaya v. Türkiye kararına istinaden ‘Yeniden Yargılama’ talebi içeren örnek bir dilekçe paylaştım (ilgili yazımı okumak için tıklayınız).