AİHM Başvurularında İdari Ret ve İtiraz Süreci: Usuli Eksiklikler, Delil Niteliği ve Dijital İmzanın Rolü
AİHM Başvurularında İdari Ret Kararı
Mahkeme’ye sunulan başvuru formu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İç Tüzüğü’nün 47. maddesinde öngörülen usule ve şekil şartlarına uygun değilse, Mahkeme bu başvuruyu esas yönünden incelememekte ve dosyayı “işlemden kaldırmaktadır”. İç Tüzüğün 47. maddesi kapsamındaki en sık karşılaşılan usulî eksiklikleri ele aldığım 3 Kasım 2023 tarihli yazıma buradan ulaşabilirsiniz:
Uygulamada, Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü’nde görevli bir hukukçu tarafından imzalanarak başvurucuya gönderilen bu nitelikteki yazılar, yerleşik terminolojiyle “idari ret kararı” olarak adlandırılmaktadır. Oysa Mahkeme içtihatlarında ve düzenlemelerinde “idari ret kararı” ifadesi teknik bir kavram olarak yer almamakta, bu bildirimler usul eksikliklerinin sonucu olarak değerlendirilmektedir.
AİHM uygulamasında, şekil eksiklikleri nedeniyle verilen bu kararlar iki şekilde tezahür etmektedir:
- (1) Başvurunun tamamen geçersiz sayılarak dosyanın imha edilmesi,
- (2) Dosya imha edilmeksizin başvurucuya belirli bir süre verilerek eksikliklerin giderilmesinin istenmesi.
Her iki durumda da Mahkeme, bu işlemleri yargısal nitelikte bir “karar” olarak değil, idari tasarruf olarak değerlendirmekte ve kural olarak bu işleme karşı herhangi bir itiraz yoluna yer verilmemektedir.
İdari Ret Kararına İtiraz
Bununla birlikte, başvurucunun;
- İç Tüzük’ün 47. maddesindeki yükümlülüklere tam olarak uyduğunu somut delillerle ortaya koyması, veya
- Söz konusu eksikliklerin haklı, makul ya da mücbir bir nedene dayandığını tatminkâr şekilde açıklaması halinde,
İdari ret kararlarına karşı Mahkeme nezdinde bir yeniden değerlendirme talebinde bulunması mümkündür (Örnek bir vakaya ulaşmak için buraya tıklayınız). Bu talep, hukuken bağlayıcı bir başvuru yolu niteliğinde olmayıp Yazı İşleri Müdürlüğü’nün takdirine tabidir ve istisnai koşullarda dikkate alınmaktadır.
Özellikle başvuru formunda yer aldığı iddia edilen aşağıdaki gibi şekil eksikliklerine itiraz edilebilmesi bakımından, başvurucunun Mahkeme’ye sunduğu ilk orijinal başvuru formunun bir suretini yeniden sunması büyük önem taşımaktadır:
- Başvuru formunun başvurucu veya temsilcisi tarafından imzalanmamış olması [İç Tüzük m. 47 § 3(1)],
- Yetki belgesinin başvurucu ve/veya temsilcisi (örneğin avukat) tarafından imzalanmamış olması [İç Tüzük m. 47 § 1(c)],
- Başvuru formunun sayfa sınırının artırılmış olması veya ek sayfa eklenmiş olması [İç Tüzük m. 47 § 1].
Başvurucu, idari ret kararına karşı itirazlarını somut ve belgelere dayalı şekilde ileri sürmelidir. Mahkeme’ye sunulmuş olan ilk başvuru formunun bir örneği, söz konusu eksikliklerin gerçekte bulunmadığını ispat bakımından temel kanıt niteliğindedir. Bu nedenle, başvuruculara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne sunmadan önce başvuru formunu eksiksiz şekilde tarayarak bir dijital veya fizikî suretini muhafaza etmeleri önemle tavsiye olunur. Zira Mahkeme tarafından ileri sürülen usule aykırılık iddialarına karşı yapılacak itirazlarda, başvuru formunun bu sureti itirazın değerlendirilmesi ve kabul edilmesi bakımından belirleyici rol oynayabilmektedir.
Başvuru Formunun Taranmış Suretinin Dijital İmza İle İmzalı Halinin Gönderilmesi
Ayrıca,başvuru formunun taranmış dijital bir suretinin, ıslak imzanın atıldığı tarih ve saati içerecek şekilde dijital imza ile ve zaman damgasıyla birlikte kaydedilmesi, söz konusu belgenin gerçekten Mahkeme’ye sunulan orijinal başvuru formuyla birebir örtüştüğünün ispatı bakımından güçlü bir delil teşkil edecektir. Bu yöntem, özellikle itiraz aşamasında başvurucunun sonradan üretilmiş, değiştirilmiş veya gerçeğe aykırı bir belge sunduğu yönündeki şüphelerin bertaraf edilmesini sağlar.
Böylece, Mahkeme’ye sunulan başvuru formunun başvuru anındaki haliyle sonradan değiştirilmeksizin elektronik ortamda muhafaza edildiği, ıslak imzanın hangi tarihte atıldığı ve bu belgenin başvuruya esas alınan orijinal formun gerçek bir sureti olduğu açık biçimde ortaya konulabilir. Dolayısıyla dijital imza ve zaman damgası, başvurucunun itirazını hem şeklen hem de maddi olarak daha güçlü ve inandırıcı biçimde destekleyen teknik bir güvence mekanizması işlevi görmektedir.
İtiraz sürecinde, başvuru formunun taranmış sureti ile birlikte bu suretin dijital imza ile imzalanmış ve zaman damgalanmış halinin elektronik ortamda (örneğin USB bellek aygıtı içinde) Mahkeme’ye sunulmasını önemle tavsiye ederim. Asıl olan, itirazın dayanağını teşkil eden başvuru formunun taranmış suretinin ibraz edilmesidir; bu suretin dijital imza ile imzalanmış halinin de sunulması, söz konusu belgenin doğruluğunun ve bütünlüğünün teknik olarak doğrulanmasını sağlamakta, Mahkeme nezdinde belge güvenilirliğini artırmaktadır. Bu yöntem, başvuru formunun sonradan değiştirilmediğini ve orijinal haliyle muhafaza edildiğini göstermek açısından güçlü ve etkili bir ispat aracı işlevi görmektedir.
Son olarak, başvurucunun sunduğu itirazın veya delil olarak ileri sürdüğü belgelerin kabul edilip edilmeyeceği hususu, tamamen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin takdir yetkisine tabidir. Mahkeme, itirazda sunulan bilgi ve belgelerin yeterliliğini, doğruluğunu ve güvenilirliğini değerlendirerek, yeniden inceleme yapıp yapmayacağına kendisi karar verir.
Dijital İmza Nedir, Ne İşe Yarar ve Ne Amaçla Kullanılır?
Dijital imza, sertifika tabanlı bir dijital kimlik kullanılarak oluşturulan, güvenli elektronik imza türüdür. İmzalayanın kimliğini doğrulamak, belgenin içeriğini korumak ve imzanın geçerliliğini uzun vadede güvence altına almak amacıyla kullanılır. Bu imzalar, klasik elle atılan imzaların dijital karşılığı olmakla birlikte, kriptografik olarak çok daha güçlü ve güvenilirdir (Detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz).
Dijital imzanın en önemli özelliklerinden biri, imzalanan belgenin içerdiği bilginin imza sonrasında değiştirilip değiştirilmediğinin tespitini mümkün kılmasıdır. Bu güvenlik, imza sırasında belgeye uygulanan özel bir şifreleme tekniği sayesinde sağlanır. Belge imzalandıktan sonra üzerinde herhangi bir değişiklik yapılırsa, bu durum dijital olarak tespit edilebilir ve imzanın geçersiz olduğu açıkça görülür.
Ayrıca dijital imzalar, güvenilir bir zaman damgası otoritesi (TSA) tarafından sağlanan zaman damgası ile desteklenebilir. Bu zaman damgası, belgenin ne zaman imzalandığını kesin olarak kayıt altına alır. Böylece, sadece belgenin içeriği değil, aynı zamanda imzalama anı da doğrulanmış olur. Bu, özellikle hukuki veya ticari işlemlerde sözleşmenin ne zaman yürürlüğe girdiğini ispat etmek açısından kritik önemdedir.
Özetle, dijital imza;
- İmzalayanın kimliğini,
- Belgenin bütünlüğünü,
- İmzalama zamanını güvence altına alır ve
- Belgenin sonradan değiştirilip değiştirilmediğini tespit etmeyi mümkün kılar.
Bu yönleriyle dijital imza, elektronik belgelerin hukuki güvenliğini sağlayan etkili ve vazgeçilmez bir araçtır.
AİHM ÖNÜNDEKİ GELİŞMELERDEN HABERDAR OLMAK İÇİN WHATSAPP KANALIMA KATILABİLİRSİNİZ
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önündeki davalarda yaşanan gelişmelere,
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına,
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin Türk Hükümeti’ni savunmaya davet ettiği davalara,
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önemli bildirilerine
- Yazımlarıma,sıcağı sıcağına ulaşmak için WhatsApp kanalımı takip edebilirsiniz.