ByLock Kullanımı İddiasına Dayanan Mahkumiyetlere İlişkin Şikayetler Kapsamında AİHM Tarafından 12 Aralık 2023 Tarihinde Türk Hükümetine Bildirilen İlk Bin Başvuru
Bu yazı, Yüksel Yalçınkaya ile benzer şekilde esasen ByLock kullandığı iddiasıyla hapis cezasına mahkum olup AİHM önünde ‘suç oluşturmayan iddialarla adil yargılanma hakkı ihlal edilerek hapis cezasına mahkum edildiğini’ dile getiren ve başvurusu 12 Aralık 2023 tarihinde Türk hükümetine bildirilen ilk bin başvuru ile ilgilidir.
Türk Hükümeti’nin Görüşlerine Cevap Verilmesine Ve Cevap Verilirken Değinilmesi Gereken Hususlara İlişkin başlığına doğrudan ulaşmak için buraya tıklayınız.
Tarafımca duyurulan en güncel gelişmeye doğrudan ulaşmak için buraya tıklayınız.
Dava kapsamındaki her gelişmeye ilişkin detayları aşağıda bulabilirsiniz. Bununla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin esasa ilişkin verdiği kararlara ulaşmak için buraya, kayıttan düşürme kararlarına ulaşmak için buraya, henüz karara bağlanmayan başvuruların ne zaman karara bağlanacağına ulaşmak için buraya tıklayınız.
AİHM önündeki ByLock kullanımı iddiasına dayanan mahkumiyetlere ilişkin diğer davalara ulaşmak için buraya, bu davalar kapsamında sıkça sorulan sorulara ve cevaplarına ulaşmak için ise buraya tıklayınız.
DAVANIN KONUSU: ByLock İddiasına Dayanan Mahkumiyetler
Başvurular esas olarak, başvurucuların 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de meydana gelen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve Türk makamları tarafından “Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması” (bundan böyle “FETÖ/PDY” olarak anılacaktır) olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üyelikten mahkum edilmeleri ile ilgilidir.
DAVALARIN ELE ALINMA SÜRECİ
AİHM, 1000 Başvuruyu Türk Hükümeti’ne bildirdi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Yalçınkaya benzeri ByLock iddiası ile mahkum olan 1.000 başvuruyu 5 ayrı grup halinde Türk Hükümeti’ne bildirdi.
Başvurucu ya da avukatları tarafından sunulan bilgilere göre, mahkumiyetler, diğerlerinin yanı sıra, başvurucuların, yerel mahkemelerin münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığı ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kendi başına kanıtlamak için yeterli kanıt teşkil eden şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock” u kullandıkları iddiasına dayanıyordu.
AİHM, mevcut başvuruların daha geniş iç geçmişi ve bağlamının, Yüksel Yalçınkaya v. Türkiye davasında ([BD], no. 15669/20, §§ 10-22 ve 108-40, 26 Eylül 2023) Büyük Daire tarafından ortaya konduğunu belirtmiştir (Yalçınkaya kararı ile ilgili görüşlerime ulaşmak için tıklayınız).
AİHM’in Esas Alacağı Hukuk ve İçtihat
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ilgili davalarda Yüksel Yalçınkaya kararında belirtilen iç hukuk ve uygulamanın dikkate alınacağını belirtmiştir.
BAŞVURUCULARIN ŞİKAYETLERİ
Başvurucular esas olarak, FETÖ/PDY üyeliği iddiasıyla yargılanmalarının ve mahkum edilmelerinin, Sözleşme’nin 7. maddesi uyarınca kanunsuz ceza olmaması ilkesini ve/veya 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca adil yargılanma hakkını ihlal ettiğinden şikayet etmişlerdir.
Türk Hükümeti’ne Bildirilen Başvurular
İlgili 1.000 başvurucunun listesini aşağıda bulabilirsiniz:
Ayrıca, ilgili 5 grubu ayrı ayrı aşağıda bulabilirsiniz:
- Büyükergün c. Türkiye (no 27927/21) et 199 autres
- Berber c. Türkiye (no 31954/21) et 199 autres
- Subaşı c. Türkiye (no 32039/21) et 199 autres
- Yıldız c. Türkiye (no 49867/21) et 199 autres
- Dönmez c. Türkiye (no 45699/22) et 199 autres
Önemli Notlar
İlginç İki İstatistik
Bu davaların 969’unda başvurucuların bir avukatı bulunmasına rağmen 31 başvurucunun herhangi bir avukatı bulunmamaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvuruları gruplandırırken genel olarak başvurucunun avukatını esas almıştır.
Türk Hükümeti Görüşlerini Sunacak
Mevcut başvurularda dile getirilen konular halihazırda Mahkeme’nin Yüksel Yalçınkaya v. Türkiye ([BD], no. 15669/20, §§ 237-356, 26 Eylül 2023), davasında karara bağlanmıştı. Türk Hükümeti, esasen başvuruların olgusal yönlerine atıfta bulundukları ve Mahkeme tarafından Yüksel Yalçınkaya’da (yukarıda anılan) veya Türkiye’ye karşı diğer benzer davalarda halihazırda karar verilmiş olan ön itirazlara veya yasal konulara atıfta bulunmadıkları ölçüde, ekli tabloda belirtilen şikayetler hakkında görüşlerini sunabilir. Bu minvaldeki görüşlerin Hükümet tarafından 3 Haziran 2024 tarihine kadar Mahkeme’ye gönderilmiş olması gerekmektedir.
Mahkeme’nin temsilcilere bildirdiği yazının ilgili kısmı aşağıdaki gibidir:
Başvurucular adil tazmin talebinde bulunmayacaklar
Mahkeme’nin temsilcilere bildirdiği yazının ilgili kısmı aşağıdaki gibidir:
Hükümet başvuru hakkında görüşlerini sunmuş ise, söz konusu görüşler size sadece bilgi amaçlı
veya istisnai durumlarda görüşlerinizi sunmanız için gönderilecektir. Mahkeme’nin bu davalarda adil tazmin konusuna yaklaşımında benzer davalarda uygulanan pratik ve Yüksel Yalçınkaya davasında Sözleşme’nin 41. maddesi uyarınca alınan karar belirleyici olacaktır (Yüksel Yalçınkaya, §§ 420-432). Bu sebeple, tarafınızdan 41. Madde bağlamında adil tazmin talepleri sunulması istenmeyecektir (Bkz. Mahkeme İçtüzüğü’nün adil tazmin taleplerine ilişkin Uygulama Yönergesi’nin 23. paragrafı).
Mahkeme, Başvurucuların gelişmelerden ve adres değişikliklerinden kendisini haberdar etmesini İstemektedir
Mahkeme’nin temsilcilere bildirdiği yazının ilgili kısmı aşağıdaki gibidir:
Mahkeme’nin haberdar edilmesi yükümlülüğü Mahkeme’yi, adres değişikliği veya başvurunuzla ilgili önemli gelişmelerden haberdar etme yükümlülüğü size aittir (Mahkeme İçtüzüğü 47. Madde 7. paragraf). Bundan sonraki yazışmalarınızda, lütfen bu davaya ilişkin başvuru numarasını her zaman belirtiniz. Dikkatinizi çekmek isterim ki, Mahkeme’nin iş yükü nedeniyle Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü tüm talep ve gönderilerinize cevap veremeyebilir. Bu sebeple, Mahkeme’yle iletişiminizi sadece dosyanızın incelenmesi açısından elzem olan hususlarla sınırlandırmanız gerekmektedir.
Mahkeme, Başvurucuların elektronik İletişim sistemini (eComms) kullanmaları İstemektedir
Mahkeme’nin temsilcilere bildirdiği yazının ilgili kısmı aşağıdaki gibidir:
Başvurucuların Mahkeme ile iletişimlerinde elektronik iletişim sistemini (eComms) kullanmaları
şiddetle tavsiye edilmektedir. eComms kullanımıyla ilgili daha fazla ayrıntıya aşağıdaki web itesinden ulaşılabilir:
www.echr.coe.int/documents/ecomms_user_manual_for_representatives.pdf.
TÜRK HÜKÜMETİ GÖZLEMLERİNİ SUNDU
Genel Olarak
20 Ocak 2025 tarihinde bilgilendirdiğim üzere, Yüksel Yalçınkaya ile benzer şekilde esasen ByLock kullandığı iddiasıyla hapis cezasına mahkum olup AİHM önünde ‘suç oluşturmayan iddialarla adil yargılanma hakkı ihlal edilerek hapis cezasına mahkum edildiğini’ dile getiren ve başvurusu 12 Aralık 2023 tarihinde Türk hükümetine bildirilen ilk bin başvuru ile ilgili Türk Hükümeti kendi gözlemlerini sunmuştu. AİHM, eComms üzerinden başvurucu ya da avukatlarına 11/03/2025 tarihinde gönderdiği bir yazıyla ilk bin başvuruya ilişkin Türk Hükümeti’nin gözlemlerini taraflara bildirmiştir.
AİHM tarafından başvuruculara gönderilen yazıda, davaların büyük ölçüde yerleşik içtihatlarla bağlantılı olduğu ve özellikle Yüksel Yalçınkaya/Türkiye [GC] kararında belirlenen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiği vurgulandı. 26 Eylül 2023 tarihli Yalçınkaya kararında Mahkeme, esasen ByLock kullanımına dayanan cezalandırmanın kanunsuz ceza olmaz ilkesini ihlal ettiğine hükmetmişti. Mahkeme, başvurucuların ek görüş sunmalarına gerek olmadığını belirtse de hükümetin öne sürdüğü olgusal iddialara veya ön itirazlara yanıt vermek isteyenlerin, görüşlerini 11 Nisan 2025 tarihine kadar mahkemeye sunabilecekleri ifade edildi. Başvurucuların yalnızca hükümetin ön itirazlarına dair spesifik bilgi ve belgeler sunmaları gerektiği ve genel içerikli raporların (örneğin ByLock hakkında) kabul edilmeyeceği vurgulandı.
Başvurucular İçin Önemli Uyarılar
➜ AİHM, bir önceki yazısında Türk Hükümeti’nin savunmasının sayfa sayısının büyüklüğünden bahsederek olumsuz bir durumla karşılaşılmaması adına başvuruları henüz eComms sitemine dahil edilmeyen başvurucu ve avukatların başvurularını eComms sistemine dahil etmeleri gerektiğini aksi durumda başvurularının kayıttan düşürülebileceği uyarısında bulunmuştu (Detay: https://x.com/LegalCounsel_TR/status/1881277194384658512… )
➜ Mahkeme, başvurucuların adres ve e-posta bilgilerindeki değişiklikleri mutlaka bildirmeleri gerektiğini hatırlattı. Aksi halde mahkemenin kendilerine gönderdiği belgeleri alamamaları durumunda süre uzatımı verilmeyeceği belirtildi.
➜Tüm belgelerin tek bir PDF dosyası (en fazla 50 MB) halinde eComms sistemi üzerinden iletilmesi gerektiği de duyuruda yer aldı.
➜Başvurucuların Türkçe olarak yanıt sunabilecekleri, ancak Mahkeme yazışmalarının İngilizce veya Fransızca yapılmaya devam edeceği belirtildi. Bu gelişme, AİHM önündeki ByLock bağlantılı davalar açısından kritik bir dönemeç niteliğindedir. Özellikle Yalçınkaya kararının emsal niteliğinde olduğu göz önüne alındığında, bu başvurular da benzer şekilde sonuçlanacaktır.
Türk Hükümeti’nin AİHM’e Sunduğu Savunmanın Detaylı Özeti
1. Genel Çerçeve ve Ön Savunmalar
Hükümet, AİHM’in başvuruları Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararına (15669/20) benzer gördüğünü ancak bu başvuruların önemli farklılıklar taşıdığını savunmaktadır. Başvuruların toplu şekilde ele alınmasının adil bir değerlendirmeyi engelleyeceğini, her bir başvurunun bireysel olarak incelenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Hükümet, başvuruların AİHM’in bir Komitesi tarafından değil, bir Daire tarafından incelenmesini talep etmektedir. Aksi halde, Mahkeme’nin davaların bireyselliğini göz ardı ederek, kalıplaşmış bir gerekçeyle karar vereceğini ve delillerle doğrudan temas kuran ulusal mahkemelerin değerlendirmelerinin göz ardı edileceğini iddia etmektedir.
Hükümet ayrıca, bazı başvurucuların iç hukuk yollarını tüketmediğini ve bu nedenle başvuruların kabul edilemez ilan edilmesi gerektiğini öne sürmektedir.
2. Mahkumiyetin Dayanakları: ByLock ve Diğer Deliller
Hükümet, başvurucuların mahkumiyetlerinin yalnızca ByLock kullanımına dayanmadığını, aksine çeşitli yardımcı ve destekleyici delillerin de bulunduğunu iddia etmektedir. Bu kapsamda şu deliller sıralanmıştır:
- ByLock Kullanımı:
- Hükümet, ByLock’un FETÖ/PDY tarafından özel olarak geliştirilmiş bir örgütsel iletişim aracı olduğunu ve başka amaçlarla kullanılmadığını ileri sürmektedir.
- ByLock kayıtları, CGNAT ve HTS verileri ile başvurucuların ByLock kullandığının kesin olarak belirlendiğini savunmaktadır.
- Tanık İfadeleri:
- Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan bazı kişilerin, başvurucuların örgütle bağlantılı olduğunu ifade ettiği belirtilmiştir.
- Gizli tanık ifadeleri ve diğer şahit beyanlarının mahkumiyet kararlarında kullanıldığı belirtilmiştir.
- Bank Asya’daki Hesap Hareketleri:
- Başvurucuların örgütsel talimatla Bank Asya’ya para yatırdığı veya çektiği öne sürülmüştür.
- Özellikle 2014 yılı sonunda FETÖ liderinin çağrısıyla Bank Asya hesaplarında hareketlilik yaşandığı, bunun örgütsel bir faaliyet olduğuna dair içtihatların bulunduğu belirtilmiştir.
- Örgüte Ait Kurumlara Üyelik ve Faaliyetler:
- Başvurucuların, kapatılan dernekler, sendikalar veya vakıflar gibi FETÖ bağlantılı kuruluşlara üye olmalarının örgütsel bağın bir göstergesi olduğu ileri sürülmüştür.
- Bazı başvurucuların, FETÖ’nün yönettiği dershaneler, özel okullar ve medya kuruluşlarında çalıştığı veya yöneticilik yaptığı belirtilmiştir.
- HTS Kayıtları ve Fiziksel İrtibat:
- Başvurucuların, FETÖ mensuplarıyla sık ve örgütsel nitelikte iletişim kurduklarını gösteren telefon kayıtları ve baz sinyalleri sunulmuştur.
- Örgütsel Doküman ve Dijital Materyaller:
- Başvurucuların evlerinde veya iş yerlerinde yapılan aramalarda FETÖ ile bağlantılı belgelerin, dijital materyallerin ele geçirildiği belirtilmiştir.
Hükümet, bu delillerin Yalçınkaya kararındaki delillerden çok daha kapsamlı olduğunu ve başvuruların birbirinden farklı değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır.
3. Yasak/Türkiye Kararı ve AİHM İçtihatlarına Yapılan Atıf
Hükümet, AİHM’in 27 Ağustos 2024 tarihli Yasak/Türkiye (17389/20) kararını örnek göstererek, Yalçınkaya kararının tüm başvurular için emsal alınamayacağını öne sürmüştür. Bu kapsamda Türk Hükümeti aşağıdaki hususları iddia etmiştir.
- Yasak kararında, AİHM Türkiye’deki terör örgütü üyeliği mevzuatının Sözleşme’nin 7. maddesine uygun olduğunu ve mahkumiyet kararlarının öngörülebilirlik şartını karşıladığını tespit etmiştir.
- Bu kararda ele alınan delillerin, mevcut başvurularda da bulunduğunu belirterek, örnek olarak şu noktaları göstermiştir:
- Kod adı kullanma
- Örgüt içindeki hiyerarşide sorumlu pozisyonda olma
- Yeni üye kazandırma ve devlet kurumlarına yerleştirme
- Örgüt toplantılarına katılma ve talimatlara uyma
- Hükümet, bu tür delillerin Yalçınkaya kararında incelenmediğini, dolayısıyla başvuruların aynı çerçevede değerlendirilmemesi gerektiğini öne sürmüştür.
4. Olağanüstü Hal (OHAL) ve Orantılılık Savunması
Hükümet, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası alınan önlemlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15. maddesi kapsamında olağanüstü hal çerçevesinde meşru olduğunu iddia etmektedir. Bu kapsamda, Hükümet aşağıdaki hususları ileri sürmüştür:
- Türkiye’nin ulusal güvenliği ve kamu düzeni ciddi tehdit altındaydı, bu nedenle alınan tedbirler zorunlu ve orantılıydı.
- AİHM’in geçmiş içtihatlarında olağanüstü hal dönemlerinde alınan tedbirlerin belirli koşullar altında meşru sayılabileceği belirtilmiştir.
- Hükümet, bu çerçevede AİHM’in başvuruları değerlendirirken Türkiye’nin OHAL koşullarını dikkate alması gerektiğini savunmaktadır.
5. Sonuç Talepleri
Hükümet, AİHM’den şu taleplerde bulunmuştur:
- Başvuruların toplu şekilde değerlendirilmemesi ve her başvurunun kendi özel koşulları ışığında incelenmesi.
- Mahkeme’nin Yasak/Türkiye kararındaki tespitleri dikkate alarak, bu başvuruları Yalçınkaya kararından farklı şekilde ele alması.
- Adil yargılanma hakkı ve nullum crimen, nulla poena sine lege ilkesine ilişkin şikayetlerin, Yasak kararında belirtilen standartlar çerçevesinde incelenmesi.
- Başvuruların açıkça dayanaktan yoksun ilan edilmesi veya herhangi bir ihlal olmadığına karar verilmesi.
TÜRK HÜKÜMETİ’NİN GÖRÜŞLERİNE CEVAP VERİLMESİNE VE CEVAP VERİLİRKEN DEĞİNİLMESİ GEREKEN HUSUSLARA İLİŞKİN
Mahkeme’nin 11/03/2025 tarihli yazısı
Mahkeme’nin Türk Hükümeti’nin gözlemlerini başvuruculara sunduğu 11/03/2025 tarihli yazısının ana hatları aşağıda incelenmiştir.
1. Mahkeme Yalçınkaya İçtihadına Vurgu Yapmıştır
“I would reiterate that the issues arising in the present application appear for the large part to be the subject of well-established case-law of the Court (see Yüksel Yalçınkaya v. Türkiye [GC], no. 15669/20, §§ 237-356, 26 September 2023).”
Bu ifadede Mahkeme, başvurucuların öne sürdüğü meselelerin büyük ölçüde AİHM’in Yalçınkaya/Türkiye kararında ele alındığını hatırlatmaktadır.
Yalçınkaya kararında, ByLock kullanımı ve örgüt üyeliği suçlamaları çerçevesinde Türkiye’deki yargılamaların Sözleşme’nin 6. ve 7. maddelerine aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmıştı. Mahkeme, benzer iddiaların tekrarlandığı bu başvuruların da aynı içtihat çerçevesinde değerlendirileceğini ima etmektedir.
2. Yalçınkaya Kararında Ele Alınan Hukuki Meselelere Yanıt Gerekmediği
“Therefore, in principle, no written observations are required on your part as regards the legal issues already decided by the Court in similar cases against Türkiye.”
Bu cümleyle, Mahkeme başvuruculara, (Yalçınkaya kararı ile) Mahkeme tarafından daha önceden karara bağlanmış hukuki meselelerle ilgili yeni yazılı görüş sunmalarına gerek olmadığını bildirmektedir.
Bunun anlamı şudur:
- Mahkeme, Yalçınkaya kararında ele alınan hukuki meseleleri tekrar tartışmaya açmaya gerek görmemektedir.
- Bununla birlikte başvurucular, Yalçınkaya kararında ele alınmayan hukuki meselelere ilişkin cevaplarını sunmalıdır. Örneğin, aşağıda yer verilen Hükümet’in Ön İtirazları ya da Kabul Edilebilirlik İtirazları Yalçınkaya kararından farklı olanlar bu konulara ilişkin görüşlerini Mahkeme’ye sunmalıdır.
3. Hükümetin Ön İtirazlarına ve Olgusal Konulara Yanıt Verme Fırsatı
“If you nevertheless deem it necessary to respond to the Government’s observations relating to the factual aspects of the applications or to their preliminary objections, those submissions, along with any accompanying documents, should be submitted to the Court by 11 April 2025.”
Bu bölümde, Mahkeme başvuruculara şu iki konuda yanıt verme fırsatı tanımaktadır:
- Olgusal (faktüel) hususlar
- Hükümet, başvurucuların mahkumiyetine dayanak oluşturan olaylar ve deliller hakkında belirli iddialarda bulunmuş olabilir.
- Ön itirazlar (preliminary objections)
- Hükümet, iç hukuk yollarının tüketilmediği veya başvuruların kabul edilemez olduğu gibi belirli prosedürel itirazlar öne sürmüş olabilir.
Bu ifade, Mahkeme’nin Hükümetin bazı argümanlarını dikkate aldığını, ancak başvurucuların bunlara yanıt verme hakkı bulunduğunu gösterir. Mahkeme, Türk Hükümeti’nin ön itirazlarına karşı yanıtların ve ilgili belgelerin en geç 11 Nisan 2025 tarihine kadar sunulması gerektiğini belirtmektedir.
4. Genel Nitelikli Raporların Sunulmaması Talebi
“You are requested to refrain from submitting reports of a general nature to the Court (for instance, concerning the ByLock application) and limit any submissions to information and documents pertaining specifically to the preliminary objections raised by the Government in above application.”
Bu ifade, başvuruculara yönelik bir kısıtlamadır ve Mahkeme’nin hangi tür belgeleri kabul edeceğini net bir şekilde ortaya koymaktadır:
- Genel Nitelikli Raporlar Gönderilmemelidir.
- Özellikle ByLock’un teknik yapısı, kullanım özellikleri veya genel olarak Türkiye’deki yargılamalar hakkında uzun teknik raporlar gönderilmemesi gerektiği belirtilmektedir.
- Mahkeme, ByLock’un nasıl çalıştığına dair daha fazla teknik açıklamaya ihtiyaç duymadığını açıkça ortaya koymaktadır.
- Yanıtlar, Hükümetin Ön İtirazlarıyla Sınırlı Olmalıdır.
- Mahkeme, tarafların sunduğu bilgilerin yalnızca davanın özgül koşullarına odaklanmasını istemektedir.
- Yani, başvurucuların sunacağı belgeler yalnızca Hükümetin belirttiği ön itirazlara yanıt niteliğinde olmalıdır.
Bu kısıtlama, Mahkeme’nin gereksiz belge yükü altında kalmak istemediğini ve dosyaları daha verimli bir şekilde değerlendirmek istediğini göstermektedir.
5. Genel Anlamı ve Mahkemenin Tutumu
Sonuç olarak, temel hukukî meseleleri tartışmaya açmaya niyeti olmadığı açık olan Mahkeme’nin yaklaşımı, başvuruların Yalçınkaya içtihadına dayalı olarak karara bağlanacağı yönündedir. Bununla birlikte, başvurucular, Yalçınkaya kararında ele alınmayan hukuki meselelere ilişkin cevaplarını sunmalıdır. Örneğin, aşağıda yer verilen Hükümet’in Ön İtirazları ya da Kabul Edilebilirlik İtirazları Yalçınkaya kararından farklı olanlar bu konulara ilişkin görüşlerini Mahkeme’ye sunmalıdır.
Hükümetin Ön İtirazlarının Özeti
Türk Hükümeti, sunduğu ön itirazlarda, başvurucuların AİHM’e sundukları şikayetlerin kapsamına ilişkin itirazlarını dile getirmiştir. Hükümet, Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararında (no. 15669/20) ele alınan hukuki meselelerin hangi başvurular açısından incelenebileceğini tartışmıştır.
1. AİHM’in Yetkisi ve Başvuruların Kapsamı
Hükümet, AİHM’in yetkisinin AİHS’nin 32. ve 34. maddeleriyle sınırlandırıldığını ifade etmiştir. Bu bağlamda, Mahkeme’nin ancak başvurucular tarafından açıkça öne sürülen şikayetleri inceleyebileceğini ve başvurucunun dile getirmediği hususları kendiliğinden ele alamayacağını belirtmiştir.
- AİHS Madde 34, yalnızca Sözleşme kapsamında mağdur olduğunu iddia eden bireylerin başvuru yapabileceğini ve Mahkeme’nin başvurucuların açıkça öne sürmediği konuları re’sen inceleyemeyeceğini düzenlemektedir.
- Hükümet, Foti ve Diğerleri v. İtalya kararına (10 Aralık 1982, § 44) atıfta bulunarak, Mahkeme’nin bireysel başvuru sisteminin doğası gereği yalnızca başvurucuların dile getirdiği ihlal iddialarını değerlendirebileceğini savunmuştur.
2. Başvurucuların Yalçınkaya İçtihadına Dayalı Şikayetlerini Açıkça Sunmamış Olması
Hükümet, bazı başvurucuların AİHS’nin 7. ve 6. maddelerine ilişkin belirli şikayetleri başvuru formlarında açıkça dile getirmediğini iddia etmiştir.
- AİHS Madde 7 (Kanunsuz Ceza Olmaz İlkesi) kapsamında:
- Hükümet, bazı başvurucuların, Yalçınkaya kararında tespit edilen ihlale benzer şekilde, TCK 314. maddesinin geniş yorumlanarak ByLock kullanımı temelinde mahkum edildiklerine dair bir şikayette bulunmadıklarını öne sürmüştür.
- AİHS Madde 6 (Adil Yargılanma Hakkı) kapsamında:
- Hükümet, bazı başvurucuların, ByLock verilerini etkili bir şekilde tartışma ve bunlara karşı savunma yapma imkanlarının olmadığına ilişkin bir şikayette bulunmadıklarını iddia etmiştir.
3. Hükümetin AİHM’den Talebi
Hükümet, başvuru formlarında açıkça belirtilmeyen şikayetlerin incelenmemesi gerektiğini savunarak şu taleplerde bulunmuştur:
- Ekli tabloda belirtilen başvurucuların AİHS 7. maddesi kapsamında bir şikayet öne sürmediği iddia edildiğinden, Mahkeme’nin bu kişilere ilişkin değerlendirme yapmaması gerektiği (Ek 1, Birinci Sütun).
- Benzer şekilde, bazı başvurucuların AİHS 6. maddesi kapsamında bir şikayette bulunmadığı gerekçesiyle, Mahkeme’nin bu iddiaları ele almaması gerektiği (Ek 1, İkinci Sütun).
- Hem AİHS 7. hem de AİHS 6. maddeleri kapsamında hiçbir şikayet sunmayan başvurucuların başvurularının tamamen incelenemez ilan edilmesi gerektiği.
Hükümet, AİHM’in yalnızca başvurucular tarafından açıkça dile getirilen iddiaları inceleme yetkisi olduğunu ve başvurularda eksik bırakılan konuların Mahkeme tarafından kendiliğinden değerlendirilmemesi gerektiğini savunmuştur.
Türk Hükümeti’nin Başvuruların Kabul Edilebilirliğine İlişkin İtirazları
Türk Hükümeti, bazı başvuruların kabul edilebilirliği konusunda çeşitli itirazlar öne sürmüş olup, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 35. maddesi uyarınca söz konusu başvurular açısından bu hususlara yanıt verilmesinde fayda olacağını düşünüyorum
AİHS’nin 35. maddesi, bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartlarını belirler ve başvuruların kabul edilemez ilan edilmesine yol açabilecek kriterleri ortaya koyar. Bu kapsamda Hükümet, başvuruların kabul edilemez olduğuna ilişkin şu üç temel itirazı ileri sürmüştür:
1. AİHS Madde 35 § 2 (b) Kapsamındaki İtiraz
Hükümet, aynı konudaki bazı başvuruların daha önce AİHM tarafından incelendiğini veya uluslararası başka bir soruşturma ya da çözüm mekanizmasına sunulduğunu iddia etmektedir.
AİHS 35 § 2 (b) maddesi uyarınca, bir başvuru Mahkeme veya başka bir uluslararası merci tarafından daha önce incelenmişse ve yeni bir bilgi ya da farklı bir hukuki boyut içermiyorsa, kabul edilemez ilan edilebilir.
➡ Bu itiraza yanıt olarak, söz konusu başvuruların daha önce AİHM veya başka bir uluslararası merci tarafından incelenmediği ve yeni hukuki unsurlar içerdiği vurgulanmalıdır.
2. İç Hukuk Yollarının Tüketilmemesi
AİHS’nin 35. maddesi, başvuruların iç hukuk yolları tüketildikten sonra AİHM’e sunulmasını zorunlu kılar. Hükümet, bazı başvurucuların iç hukuk yollarını tam olarak tüketmediğini ve dolayısıyla söz konusu başvuruların kabul edilemez olduğunu iddia etmiştir. Hükümetin bu konudaki itirazları iki başlık altında toplanmaktadır:
a. İlk Derece Mahkemelerinde İleri Sürülmeyen İddia ve Şikayetler
Hükümet, bazı başvurucuların ilk derece mahkemeleri önünde öne sürmedikleri şikayetleri AİHM’e taşıdığını iddia etmektedir.
b. Anayasa Mahkemesi’nde İleri Sürülmeyen İddia ve Şikayetler
Hükümet, bazı başvurucuların belirli şikayetleri Anayasa Mahkemesi önünde ileri sürmeden doğrudan AİHM’e başvurduklarını öne sürmektedir.
Sonuç
Hükümetin kabul edilebilirliğe ilişkin bu itirazları, AİHS’nin 35. maddesi çerçevesinde doğrudan kabul edilebilirlik değerlendirmesini etkileyecek nitelikte olup, Mahkeme tarafından dikkate alınacak hususlardır. Bu nedenle, ilgili başvurucuların bu itirazlara karşı hukuki gerekçelerle yanıt vermesinin, başvuruların esas yönünden incelenmesini sağlamak açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Aksi takdirde, Mahkeme, belirli başvuruları veya şikayetleri yalnızca kabul edilebilirlik aşamasında reddedebilir.
Mahkeme’nin Hükümet’in Ön İtirazlarını Ve Kabul Edilebilirlik İtirazlarını Öncelikle Ele Aldığına İlişkin Yakın Zamandaki Örnekler
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bazı yargı mensuplarının tutuklanmasına veya tutukluluk hâllerinin devamına ilişkin Mert Elibol and Others v. Türkiye davasında, Türk hükümetinin ön itirazlarını değerlendirmiştir. Türk hükümeti, belirli başvurucuların tutuklandıkları sırada hâkim veya savcı sıfatını haiz olmadıklarını, dolayısıyla bu kişilerin hâkim ve savcılara tanınan usuli güvencelerden yararlanamayacaklarını ileri sürmüştür. Buna ek olarak, hükümet, tutuklandıkları esnada hâkim veya savcı statüsünde bulunan bazı başvurucuların ise AİHM’e sundukları başvuru formlarında, kendilerine tanınan usuli güvencelerin ihlal edildiğine dair herhangi bir şikâyette bulunmadıklarını da vurgulamıştır.
AİHM, Türk hükümetinin bu itirazlarını dikkate alarak, belirli başvurucuları diğerlerinden ayırmış ve 4 Mart 2025 tarihli Elibol and Others v. Türkiye kararında, tutuklandıkları anda hâkim veya savcı olan ve usuli güvencelere aykırı şekilde tutuklandıklarını iddia eden başvurucuların şikâyetlerini karara bağlamıştır. Bununla birlikte, diğer başvuruculara ilişkin inceleme süreci henüz tamamlanmamış olup, Mahkeme, bu kişiler yönünden farklı bir gerekçeye dayanarak karar verecektir.
Öte yandan, İsmail Aydın v. Türkiye ve diğer üç başvurucu davasında, başvurucuların cezaevinde bulundukları dönemde Yeni Asya gazetesine erişimlerinin engellenmesine yönelik şikâyetleri incelenmiştir. AİHM, bu tür başvuruların Mahkeme’nin yerleşik içtihatlarında ele alındığını göz önünde bulundurarak, dosyanın bir komite tarafından incelenmesini uygun görmüş ve başvuruculara belli bir miktar tazminat ödenmesine ilişkin dostane çözüm önerisinde bulunmuştur. Bu süreçte, Mahkeme’nin söz konusu başvurular hakkında bir ihlal kararı verebileceğini değerlendirdiği anlaşılmaktadır. Ancak, Türk hükümeti savunmasında, üç başvurucunun ilerleyen yıllarda Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları bireysel başvurular sonucunda tazminat aldıklarını belirterek, AİHM önündeki mevcut başvuruların kabul edilemez bulunmasını talep etmiştir. Mahkeme, Türk hükümetinin bu itirazını değerlendirerek dört başvurucudan üçünün dosyasını kayıttan düşürmüştür.
Sadece son iki aydaki bu gelişmeler, AİHM’in Türk hükümetinin öne sürdüğü itirazları dikkate aldığını açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç ve Hukuki Değerlendirme
Başvurucular, Yalçınkaya kararında ele alınmayan hukuki meselelere ilişkin cevaplarını sunmalıdır. Örneğin, yukarıda yer verilen Hükümet’in Ön İtirazları ya da Kabul Edilebilirlik İtirazları Yalçınkaya kararından farklı olanlar bu konulara ilişkin görüşlerini Mahkeme’ye sunmalıdır.
AİHM’in Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararı (Başvuru No: 15669/20), Türkiye’deki yargılamalarda ByLock kullanımı, dernek üyeliği, sendika üyeliği ve Bank Asya hesap hareketleri gibi belirli iddia ya da olgulara dayalı mahkumiyetlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. ve 7. maddelerine aykırılık teşkil ettiğini tespit etmiştir. Peki, bu karar kapsamında ele alınmayan diğer hukuki meseleler bakımından başvurucular Mahkeme’ye yanıt sunmalı mıdır?
Özellikle, Türk Hükümeti’nin ön itirazları ve kabul edilebilirlik itirazları, Yalçınkaya kararından ayrışan hususlar çerçevesinde şekillendirilmiştir. Hükümet, başvuruların Yalçınkaya içtihadına doğrudan tabi olmadığını, dolayısıyla bireysel olarak incelenmesi gerektiğini iddia etmekte; ayrıca, bazı başvurular için Yasak/Türkiye kararına (17389/20) dayanarak başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilmesini talep etmektedir.
AİHM, başvurucuların sunacağı gözlemlerin yalnızca Hükümet’in ön itirazlarıyla ilgili bilgi ve belgelerle sınırlandırılmasını istemektedir (detay için tıklayınız). Ancak, Yalçınkaya kararında yalnızca dört tür iddianın (ByLock kullanımı, dernek üyeliği, sendika üyeliği, Bank Asya hesap hareketleri) ele alınmış olması, Hükümet’in diğer suçlama temellerine dayalı mahkumiyetlere ilişkin savunmalarına nasıl yanıt verileceği konusunda belirsizlik yaratmaktadır.
Bu bağlamda, başvuruların başvurucuların mesleki, sosyal ve ekonomik hayatlarına olan derin etkisi, telafisi mümkün olmayan mağduriyetlerin yaşanmasının önlenmesi ve Komite’nin sadece AİHM’in yerleşik içtihatları ile sabit olan hukuki meseleleri ilişkin karar vereceği hususları dikkate alındığında başvurucuların yalnızca Hükümet’in ön itirazlarına yanıt vermekle kalmayıp, Yalçınkaya kararında ele alınmayan diğer hukuki meseleler hakkında cevaplarını sunmalarında fayda olacağı görüşündeyim.
BAŞVURUCULARIN MAHKUMİYETİNE GEREKÇE TEŞKİL EDEN İDDİALAR
Türk Hükümeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunulan başvuruların, Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararına (Başvuru No: 15669/20) benzer nitelikte olduğunu kabul etmekle birlikte, bu başvuruların özünde önemli farklılıklar barındırdığını ileri sürmektedir. Hükümete göre, başvurucuların mahkûmiyetine dayanak teşkil eden gerekçeler yalnızca ByLock kullanımıyla sınırlı kalmayıp, aşağıda belirtilen ek fiil ve delilleri de içermektedir.
Nitekim Yalçınkaya kararında Mahkeme, başvurucunun mahkûmiyetinin esasen ByLock kullanımına dayandırıldığını tespit etmiş, sendika ve dernek üyeliği ile Bank Asya’ya para yatırma olgusunu ise yalnızca doğrulayıcı unsurlar olarak değerlendirmiştir. Mevcut başvurularda, mahkûmiyet hükümlerinin dayanağını teşkil eden olguların çeşitliliği ve niteliksel farklılığının Yalçınkaya kararındaki tespitlerden ayrıştığını iddia eden Hükümet, söz konusu başvuruların Yalçınkaya içtihadına doğrudan kıyasla ele alınamayacağını ve Mahkeme tarafından bireysel olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Aşağıda başvurucuların mahkumiyetine gerekçe teşkil eden iddiaları bulabilirsiniz. Bununla birlikte bu iddiaların yer aldığı PDF belgesine ulaşmak için buraya tıklayınız.
AİHM’in Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararı (Başvuru No: 15669/20) İle Daha Önceden Karara Bağladığı Hukuki Meseleler
- ByLock kullanma iddiası
- Dernek üyeliği
- Sendika üyeliği
- Bank Asya’ya para yatırma, hesap açma ya da Bank Asya’da hesabın bulunması
AİHM’in Henüz Karara Bağlamadığı Hukuki Meseleler
1. İletişim Uygulamaları
- Telefonda Eagle, Psiphon ve/veya KakaoTalk kalıntıları bulunması
- Eagle benzeri bir haberleşme uygulaması kullanma
- Coco, Eagle, CoverMe, Bluestack, CacaoTalk, WeChat, CocoVoice, Tango, Viber, Line, Cryptone, Falcon, TikTok gibi uygulamaları kullanma iddiası veya bunları kullandığını kabul etme
- Signal üzerinden tanımadığı bir numara tarafından aranma
2. Finansal İlişkiler ve Bağışlar
- Yapıyla bağlantılı bir şirketin hissesini satın alma
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen derneklere maddi yardımda bulunma
- Kimse Yok Mu? adlı derneğe bağış yapma
- Hakkında soruşturma yürütülen kişilerle para transferi
- MASAK raporu
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen bir öğrenci evinin kirasını ödeme
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen derneklere maddi yardımda bulunulması
3. Sosyal Çevre, Özel Hayat, Mesleki ve Akademik Bağlantılar
- Yapı lehine protesto gösterilerine katılma (Uşak, Sakarya, Erzurum, Kayseri, Giresun, Burdur, Isparta, Zaman Gazetesi yöneticileri için, Aktif-Eğitim Sen tarafından düzenlenenler, Samanyolu yöneticileri için)
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen eğitim kurumlarında çalışma
- Yapıyla bağlantılı şirketlerde çalışma
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen kurumlarda çalışma
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen eğitim kurumlarında öğrenim görme
- Yapı içi atamaya tabi olarak çalışma
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen diğer kişilerle birlikte yurtdışına seyahat edildiğine ve aynı otelde kalındığına dair kayıtlar
- Yapıyı desteklediği iddia edilen kurumlardaki istihdam kaydı
- Öğrenci yurdu yöneticiliği yapma
- Bank Asya’da şube müdürü olarak görev yapma
- Çocuğunu yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen eğitim kurumlarına gönderme
- Yapıyla bağlantılı olduğu iddia edilen evlerde kalma
- Millenicom Telekomünikasyon Anonim Şirketi’ne abonelik başvuru formu doldurma
- Açık kaynak araştırması
- Sosyal çevre araştırma raporu
- Digiturk aboneliğinin iptali
- Başvurucunun “Abbas Güçlü ile Genç Bakış”ta adlı bir programda yapı içinde büyümüş olduğunu beyan etmesi
- Yurtdışında yapı ile ilişkili bir eğitim kurumunu ziyaret ettiğine ilişkin bir fotoğraf
4. Yayınlar, Medya ve Propaganda İddiaları
- Zaman Gazetesi’ne abone olma
- Zaman Gazetesi’ni dağıtma
- Yapıyla ilişkili olduğu iddia edilen yayın evlerinden çıkan kitapları bulundurma
- Yapıyla ilişkili olduğu iddia edilen bir yayın evinden çıkan bir kitapta başvurucunun parmak izinin bulunması
- Fethullah Gülen’in yazdığı kitapları bulundurma
- Başvurucunun telefonunda Fethullah Gülen’in fotoğraflarının bulunması
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen yayın evlerinin kitaplarının ve belgelerinin ele geçirilmesi
- Yapılan aramada Fethullah Gülen ile ilgili kitap, CD, fotoğraf, mektup ve video bulunması
- Sosyal medya açık kaynak araştırma raporu
- Sosyal medya paylaşımları (örgüt propagandası veya 15 Temmuz darbe girişimini destekleyen içerikler)
- Sosyal medya üzerinden yapı lehine paylaşım yapma
- Fethullah Gülen’in resim ve mesajlarını içeren sosyal medya paylaşımları
- Yapıyla ilişkili olduğu iddia edilen web sitelerine (herkul.org, aktifhaber vb.) girme
- Yapıyla ilgili sosyal medya hesaplarında aktif olma
- Zaman gazetesine ilişkin bir not tespit edilmesi
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen Uşak Vizyon Akademi, Emre Uslu, Aktif Eğitim Sen, F.Gülen avukatları, Ümit Talha, F.Gülen’in hesapların takip edilmesi
5. Toplantılar ve Sosyal Aktiviteler
- Dini sohbetlere katılma
- Dini sohbetlere katıldığını kabul etme
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen evlerde kalma
- Yapıyla ilişkili olduğu iddia edilen bir ışık evinde başvurucunun parmak izinin bulunması
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen toplantılara katılma
- Sık sık toplantı yaptığına ilişkin HTS kaydı
- Aktif Eğitim Sen’in basın toplantısına katılma
- Başvurucunun Türkçe Olimpiyatları’na katıldığına ilişkin fotoğraf
- Otelde kalma bilgileri
- Aktif-Sen’in basın toplantısına katılma
- Asya Termal Otel’de konaklama (16 Mart 2012 ile 17 Mart 2012 tarihleri arasında)
- Yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen diğer kişilerle birlikte yurtdışına seyahat edildiğine ve aynı otelde kalındığına dair kayıtlar
6. İhbarlar, Tanık Beyanları ve Diğer Belgeler
- Tanık beyanları
- Başvurucunun Gülen Hareketi ile irtibatlı olduğuna ilişkin kendi beyanları
- İhbar raporları
- 155 Polis İhbar Hattı’na yapılan ihbarlar
- Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) yapılan ihbarlar
- Bir başkası üzerinde ele geçirilen ve başvurucunun adının da yer aldığı belge
- 155 Polis İhbar Hattı’na yapılan ve şu ifadeleri içeren ihbar: “xxx isimli muhasebe ofisinin çalışanları FETÖ sempatizanı olup, son günlerde söz konusu ofisten sürekli dosya çıkarmaktadırlar“
- Başvurucunun 155 Polis İhbar Hattı’na FETÖ üyesi olduğu yönünde ihbarda bulunulması
- Başvurucunun yapı üyesi olduğuna ve yapı bünyesinde sohbet imamı olarak çalıştığına ilişkin Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yapılan ihbar
- Başvurucunun yapı içinde görücü usulü evlendirme yaptığı, çocuğuna Fethullah ismini verdiği, örgüt üyesi olduğu, evlerde kalarak polislik yaptığı yönünde Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) ihbarda bulunulması
7. Kaçma, Gizlenme ve Delil Karartma İddiaları
- Yurtdışına giriş-çıkış bilgileri
- Yurtdışına kaçmaya çalışmak
- Gaybubet evinde yakalanma
- Darbe girişiminden sonra telefonu fabrika ayarlarına döndürme
- Sahte kimlik taşıma
8. Darbe Girişimi ve Seçimler
- Darbe ile ilgili yorum niteliğinde mesaj içeriği paylaşma
- HSYK seçimlerine katılan bağımsız bir aday lehine oy verilmesini talep etme
- Adil Öksüz’ün fotoğrafının bulunması
9. Çeşitli Dijital Deliller ve Diğer İddialar
- Telefonun hafıza kartında bulunan belge ve videolar
- Başvurucunun tutuklandığı evde yapılan aramada Fethullah Gülen ile ilgili kitap, CD, fotoğraf, mektup ve video bulunması
- Başvurucunun bilgisayar veya telefonunda yapı ile ilişkili olduğu iddia edilen web sitelerine (herkul.org, aktifhaber vb.) girme
- Başvurucunun üzerinde ele geçirilen dijital materyallerde yapı ile ilişkili programlara (aktifhaber, herkul.org, bankasya, rotahaber, Herkul, KureFM) ait kalıntılar bulunması
- Dijital materyal analiz raporunda yer alan bilgiler
- Garson adlı gizli tanık tarafından elde edilen verilere göre emniyet içindeki mahrem imam yapılanması içinde yer alma
- Garson adlı gizli tanık tarafından elde edilen verilere göre yapı ile ilişkili olduğuna dair kodlanma
- Dijital veri inceleme raporu
- Başvurucunun elinden alınan hafıza kartında yapı ile ilgili yazılar ve mesajlar bulunması
- Garson adlı gizli tanık tarafından elde edilen verilere göre yapı ile ilişkili olduğuna dair kodlanma
- El konulan dijital materyallerde başvurucunun yapı ile bağlantılı olduğuna ilişkin veriler
- VPN kullanma
- E posta içeriği
- Başvurucunun elinden alınan hafıza kartında yapı ilgili yazılar ve mesajlar bulunması
10. Hiyerarşi İçinde Yer Alma
- Emniyet içinde mahrem imam olarak görev alma
- Yapı içinde abi olarak görev aldığını kabul etme
- Yapı bünyesinde sohbet imamı olarak çalıştığına dair ihbarlar
- Ev ablalığı yapma
- Kod isim kullanma
11. İletişim Kayıtları
- HTS analiz raporu
- Emniyet mahrem imamıyla olduğu iddia edilen biriyle yapıldığı iddia edilen telefon görüşmelerinin HTS kaydı
- Hareketin üst düzey yöneticileri ile yoğun iletişim halinde olma.
12. Diğer İddialar
- 2010 yılı KPSS sorularının kendisine verildiğinin iddia edilmesi
BAŞVURULAR KAPSAMINDA AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NİN VERDİĞİ KARARLAR
Esasa İlişkin Kararlar
Mahkeme, davaların esasına ilişkin henüz herhangi bir karar vermemiştir.
AİHM, Esasa İlişkin Kararlarını Ne Zaman Açıklayacak?
Mahkeme, taraflara henüz esasa ilişkin kararları ne zaman açıklayacağını bildirmedi.
Kayıttan Düşürme Kararları
Mahkeme, söz konusu beş grup kapsamında Türk Hükümeti’ne bildirilen herhangi bir başvuruyu henüz kayıttan düşürmemiştir.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önündeki davalarda yaşanan gelişmelere,
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına,
- AİHM‘in Türk Hükümeti’ni savunmaya davet ettiği davalara,
- AİHM’nin önemli bildirilerine
- Yazımlarıma, sıcağı sıcağına ulaşmak için kanalımı WhatsApp kanalımı takip edebilirsiniz.