tutuklama 1 min

HUKUKA AYKIRI TUTUKLAMALARA İLİŞKİN AİHM ÖNÜNDEKİ ŞİKAYETLER: 23/11/2021 TARİHİNDE 11 GRUP ALTINDA TÜRK HÜKÜMETİNE BİLDİRİLEN 2.543 BAŞVURU

Bu yazı, on bir ayrı grup altında birleştirilerek 23/11/2021 tarihinde Türk Hükümeti’ne bildirilen ve başvuru sahiplerinin ‘Özgürlük ve Güvenlik Haklarının’ ihlal edildiğinden yani maruz kaldığı hukuka aykırı tutuklama tedbirinden şikâyet ettiği 2.543 başvuru ile ilgilidir. Yazının içeriğinde söz konusu on bir ayrı grubu ve her bir gruptaki başvurucuları tek tek bulabilirsiniz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 17 Aralık 2024 tarihli kararlarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Dava kapsamındaki her gelişmeye ilişkin detayları aşağıda bulabilirsiniz. Bununla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin esasa ilişkin verdiği kararlara ulaşmak için buraya, kayıttan düşürme kararlarına ulaşmak için buraya, henüz karara bağlanmayan başvuruların ne zaman karara bağlanacağına ulaşmak için buraya tıklayınız.

AİHM önündeki özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali iddialarına ilişkin diğer davalar için buraya tıklayınız.

AİHM ÖNÜNDEKİ SÖZ KONUSU DAVANIN KONUSU

AİHM

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde yer alan başvurular, esas olarak, başvurucuların 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrasında Türk makamları tarafından “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan ve darbe girişiminin arkasında olduğu değerlendirilen bir örgüte üye oldukları şüphesiyle yakalanmaları ve tutuklanmalarıyla ilgilidir.

Başvurucular esas olarak, çeşitli tarihlerde, Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesi uyarınca cezalandırılan bir suç olan FETÖ/PDY üyeliği şüphesiyle yakalanmış ve yargılanmak üzere tutuklanmışlardır.

Tutuklama kararları, esas olarak iddia edilen suçun niteliğine, delillerin durumuna ve hükmedilecek muhtemel cezanın ağırlığın dayanıyordu. tutukluluk kararlarında, ayrıca, darbe girişimine ilişkin soruşturmaların ülke genelinde yürütülmekte olduğu, henüz tüm şüphelilerin ifadelerinin alınmadığı ve iddia edilen suçun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 100 § 3 maddesinde listelenen “katalog” suçlar arasında yer aldığı belirtilmiştir.

İlk tutuklama kararlarından ve dava dosyalarında bulunan belgelerden, başvurucuların çoğunun ByLock mesajlaşma sisteminin kullanıcısı olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Başvurucuların, kendilerine atfedilen suçu işlediklerine dair makul şüphenin bulunmadığı iddiası da dâhil olmak üzere, tutuklama kararlarına karşı ileri sürdükleri itirazlar, Anayasa Mahkemesi de dâhil olmak üzere, mahkemeler tarafından reddedilmiştir.

Başvurucular, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin (daha bilinen adıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 5. maddesi kapsamındaki haklarının ihlal edildiğinden şikâyet etmektedir. Sözleşme’nin ‘Özgürlük ve güvenlik hakkı’ başlıklı 5. maddesi aşağıdaki gibidir:

Madde 5 – Özgürlük ve güvenlik hakkı

“1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:
(a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkumiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;
(b) Kişinin, bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara uymaması sebebiyle veya yasanın öngördüğü bir yükümlülüğün uygulanmasını sağlamak amacıyla yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması;
(c) Kişinin bir suç işlediğinden şüphelenmek için inandırıcı sebeplerin bulunduğu veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olma zorunluluğu kanaatini doğuran makul gerekçelerin varlığı halinde, yetkili adli merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması;


(d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiş bir karar gereği tutulması veya yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yasaya uygun olarak tutulması;
(e) Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla, hastalığı yayabilecek kişlerin, akıl hastalarının, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılarının veya serserilerin yasaya uygun olarak tutulması;
(f) Kişinin, usulüne aykırı surette ülke topraklarına girmekten alıkonması veya hakkında derdest bir sınır dışı ya da iade işleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması;


2. Yakalanan her kişiye, yakalanma nedenlerinin ve kendisine yöneltilen her türlü suçlamanın en kısa sürede ve anladığı bir dilde bildirilmesi zorunludur.
3. İşbu maddenin 1 (c) fıkrasında öngörülen koşullar uyarınca yakalanan veya tutulan herkesin derhal bir yargıç veya yasayla adli görev yapmaya yetkili kılınmış sair bir kamu görevlisinin önüne çıkarılması zorunlu olup, bu kişi makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkına sahiptir. Salıverilme, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminat şartına bağlanabilir.


4. Yakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi ve, eğer tutulma yasaya aykırı ise, serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
5. Bu madde hükümlerine aykırı bir yakalama veya tutma işleminin mağduru olan herkes tazminat hakkına sahiptir.”

DAVALARIN ELE ALINMA SÜRECİ

AİHM, HUKUKA AYKIRI TUTUKLANDIĞINI İDDİA EDEN 2.543 BAŞVURUCUNUN ŞİKAYETİ HAKKINDA TÜRK HÜKÜMETİ’Nİ SAVUNMASINI SUNMAYA DAVET ETTİ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi ile güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğinden şikayet eden 2.541 başvurucunun şikayetini 23/11/2021 tarihinde aşağıda listelenen on bir grup altında Türk Hükümeti’ne bildirerek Türk Hükümeti’ni savunmasını sunmaya davet etmiştir (Mahkeme’nin Hükümet’e yönelttiği sorulara, başvurucuların listesine ve başvurucuların Hükümet’e iletilen şikayetlerine ulaşmak için ilgili davanın üzerine tıklayabilirsiniz).

1. Tamer KARA against Turkey and 218 other applications

2. M. F. KESLER against Turkey and 258 other applications

3. Sadullah YAĞCI against Turkey and 245 other applications

4. Fatih KELLEGÖZ against Turkey and 249 other applications

5. Emin YILDIRIM against Turkey and 234 other applications

6. Mehmet DUYMAZ against Turkey and 265 other applications

7. Fatih Şükrü GÖKÇEK against Turkey and 197 other applications

8. Enes MANAV against Turkey and 214 other applications

9. Murat KÜÇÜKGÖZ against Turkey and 195 other applications

10. Fatoş MUTLUER against Turkey and 240 other applications

11. Aydın Yaşar ÇETİN against Turkey and 215 other applications

2.543 Başvurucunun Adı, Soyadı ve Mahkemeleri

Aşağıda Hükümet’in başvuruları hakkında gözlemlerini sunduğu 2.543 başvurucunun listesini bulabilirsiniz. AİHM önünde kimlik bilgilerinin gizlenmesi talebinde bulunmayan başvurucuların ad ve soyadlarının birtakım karakterleri gizlenerek verilmiş, gizlilik talebinde bulunan başvurucuların ise yalnızca ad ve soyadların ilk harfleri belirtilmiştir.

Başvurucuların Şikayetleri

Başvurular esas olarak, 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimi sonrasında FETÖ/PDY üyeliği şüphesiyle başvuru sahiplerinin yakalanmaları ve yargılanma öncesi tutuklanmalarıyla ilgilidir.
Başvuru sahipleri, aşağıdaki iddialara dayanarak Sözleşme’nin 5. maddesi ile güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğinden şikâyet etmektedir (her bir başvurucu tarafından ortaya atılan özel şikayetlerle ilgili ayrıntılı bilgi için yukarıda listelenen ilgili davaya bakınız):

  • Suç işlediklerine dair herhangi bir makul şüphe bulunmadığı halde tutuklanmaları;
  • İlk tutukluluklarını ve tutukluluk hallerinin devam etmesini haklı çıkarmak için ilgili ve yeterli nedenlerin bulunmaması;
  • Tutukluluk sürelerinin çok uzun olması;
  • Tutukluluk incelemelerinin duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden gerçekleştirilmesi ve bu incelemeler hakkında Cumhuriyet savcısının mütalaasının bildirilmemesi;
  • Soruşturma dosyalarına erişimlerinin kısıtlanması;
  • Tutukluluk hallerine veya salıverilme taleplerine itirazlarının geç incelenmesi veya hiç incelenmemesi;
  • Tutukluluk hallerini uzatan kararların kendilerine tebliğ edilmemesi veya bu kararlara itiraz etmelerini engelleyen bir gecikmeyle tebliğ edilmesi;
  • Özellikle avukatlarıyla görüşmelerinin cezaevi yetkilileri tarafından izlendiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, tutukluluklarına itiraz etmek için etkili avukat yardımı ve kolaylıklardan yararlanmamaları;
  • Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurularını incelemek için harcadığı sürenin fazla olması;
  • Sözleşmenin 5. maddesi uyarınca haklarının ihlal edildiği iddiasıyla iç hukukta telafi edici bir çözüm yolunun bulunmaması;

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk Hükümeti’ne Yönelttiği Sorular

Yukarıdaki şikayetlerle ilgili, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk Hükümeti’ne cevaplaması için yönelttiği sorular ise aşağıdaki gibidir:

  1. Başvuranların, özellikle bir suçun işlendiğine ilişkin “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller” gerektiren Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi dikkate alınarak (özellikle bkz. Fox, Campbell ve Hartley v. Birleşik Krallık, 30 Ağustos 1990, § 32, Seri A No. 182), Sözleşme’nin 5 § 1 (c) maddesinin amaçları doğrultusunda, bir suç işlediklerine ilişkin “makul şüphe” temelinde tutuklandıkları kabul edilebilir mi?
    Anayasa Mahkemesi, makul şüphenin varlığını başvuranların tutuklanmasına ilişkin kararlar alındıktan sonra ortaya çıkan delillere mi dayandırdı? (özellikle bkz. Baş/Türkiye, no. 66448/17, § 185, 3 Mart 2020)?
  2. (a) Başvuru sahipleri, Sözleşmenin 5 § 3 Maddesi kapsamındaki şikayetleriyle ilgili olarak iç hukukta mevcut olan çözüm yollarını tükettiler mi? Başvuru sahiplerinin şikayetlerinin yalnızca yargılama öncesi tutukluluk süreleriyle ilgili olmadığı, aynı zamanda yerel mahkemelerin ilk ve devam eden tutukluluklarını gerekçelendirmek için ilgili ve yeterli gerekçeleri sunmadıkları iddiasıyla ilgili olduğu ölçüde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 § 1(d) maddesi uyarınca bir tazminat talebi, bu şikayetlerle ilgili etkili bir çözüm yolu olarak kabul edilebilir mi (bkz. Selahattin Demirtaş v. Türkiye (no. 2) [GC], no. 14305/17, § 213, 22 Aralık 2020)?
    (b) Başvuru sahiplerinin tutukluluğu, Sözleşmenin 5 § 3 maddesinin gereklilikleriyle uyumlu muydu? Özellikle:
    (i) Başvuru sahiplerinin tutuklanmasına ve tutukluluk sürelerinin uzatılmasına karar veren ve bu kararlara karşı yapılan itirazları inceleyen hakimler, söz konusu özgürlükten mahrumiyet için ilgili ve yeterli gerekçeleri sağlama yükümlülüklerini yerine getirdiler mi (özellikle bkz. Buzadji/Moldova Cumhuriyeti [BD], no. 23755/07, § 102, AİHM 2016 (özler))? (ii) Başvuru sahiplerinin tutukluluk süresi, Sözleşmenin 5 § 3 maddesi uyarınca “makul süre” şartını ihlal ediyor muydu?
  3. Başvuru sahipleri, Sözleşmenin 5 § 4. Maddesi uyarınca, özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarının yasallığına itiraz edebilecekleri etkili bir çözüm yoluna sahip miydi? Özellikle, Hükümet, başvuru sahipleri tarafından yapılan aşağıdaki şikayetlere cevap vermeye davet edilmektedir (şikayetlerin sunulması sırasında halihazırda aranan çözümlerle ilgili oldukları ölçüde):
    (i) tutukluluk sürelerini uzatma kararları ve bu kararlara itirazları duruşma yapılmadan incelendiği ve savcıların mütalaaları kendilerine tebliğ edilmediği için silahların eşitliği ilkesine uyulmamıştır (özellikle bkz. Baş, yukarıda anılan, §§ 212 -214 ve Kocamış ve Kurt v. Türkiye, no. 227/13, §§ 34-35, 25 Ocak 2022);
    (ii) soruşturma dosyasına erişimlerine getirilen kısıtlama nedeniyle tutukluluklarına etkili bir şekilde itiraz edememişlerdir (bkz. diğerlerinin yanı sıra, Ceviz v. Türkiye, no. 8140/08, § 41, 17 Temmuz 2012);
    (iii) tutuklanmalarına yönelik itirazları incelenmemiş veya geç incelenmiştir (bkz. örneğin, Shannon v. Letonya, no. 32214/03, §§ 67 -74, 24 Kasım 2009);
    (iv) tutukluluklarını uzatma kararları kendilerine tebliğ edilmemiş veya bu kararlara itiraz etmelerini engelleyen bir gecikme ile tebliğ edilmiştir (karşılaştırınız, örneğin, Voskuil/Hollanda, no. 64752/01, § 83, 22 Kasım 2007);
    (v) özellikle avukatlarıyla görüşmelerinin izlendiği gerçeği göz önünde bulundurularak, tutuklanmalarına itiraz etmek için etkili avukat yardımı veya kolaylığına sahip değillerdi (bkz. mutatis mutandis, Slovakya, no. 36997/08, § 78, 17 Aralık 2013);
    (vi) Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurularını incelemek için harcadığı süre uzundu (Kavala/Türkiye, no. 28749/18, §§ 181 -184, 10 Aralık 2019).
  4. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. Maddesi uyarınca sağlanan tazminat çaresi, (i) tutukluluğun gözden geçirilmesi sırasında sözlü duruşma yapılmaması; (ii) tutukluluk kararının tebliğ edilmemesi veya geç tebliğ edilmesi; ve (iii) sulh ceza hakimlikleri tarafından tutukluluğa itirazın incelenmemesi ya da geç incelenmesi (örneğin, Hebat Aslan ve Firas Aslan v. Türkiye, No. 15048/09, §§ 92 -93, 28 Ekim 2014) ile ilgili şikayetler açısından Sözleşmenin 5 § 4. Maddesi kapsamında etkili bir çözüm yolu oluşturdu mu?
  5. Başvuru sahipleri, Sözleşmenin 5 § 5 maddesinin gerektirdiği şekilde, 5 §§ 1, 3 ve/veya 4. Maddeye aykırı olduğunu düşündükleri tutuklulukları için etkili ve uygulanabilir tazminat alma hakkına sahip miydi (Kocamış ve Kurt, yukarıda bahsi geçen, §§ 36 -40)?
avukat min

AİHM Önünde Avukat İle Temsil

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İç Tüzüğü’nün 36. maddesinin 2. fıkrası kapsamında Daire Başkanı tarafından başvuruculara kendilerini temsil etme imkanı tanınmıştır.

Türk

Yargılama Kapsamında Kullanılacak Dil

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İç Tüzüğü’nün 34. maddesinin 3. fıkrası kapsamında Daire Başkanı tarafından başvurucuların Türkçe kullanmalarına izin verilmiştir.

TÜRK HÜKÜMETİ’NİN BAŞVURULARIN KABUL EDİLİRLİĞİ VE ESASINA İLİŞKİN GÖZLEMLERİ

Söz konusu davalar kapsamında Türk Hükümeti, başvurucuların kabul edilirliği ve esasına ilişkin gözlemlerini sundu. Hükümet’in gözlemleri 24/03/2023 tarihinde başvurucu ya da avukatlarının eComms hesaplarına yüklendi.

Türk Hükümeti’nin AİHM’e Sunduğu Gözlemlerinden Notlar

  • Hükümet’in gözlemleri 460 sayfadan oluşmaktadır ve tamamen İngilizce’dir. Ayrıca 1.870 sayfa ek sunmuştur.
  • Hükümet’in yazılı gözlemlerinin bir kısmı 01/06/2022 tarihinde diğer kısmı ise 20/06/2022 tarihinde başvurucu ya da avukatlarının eComms hesaplarına yüklendi ve ilgililer 24/08/2022 ve 12/09/2022 tarihlerine kadar en güncel gözlemleri ile adil tazmin taleplerini sunmaya davet etti.
  • Mahkeme, bu sürenin uzatılmayacağını belirtiyor.
  • Daha önce pek çok kez dile getirdiğim üzere bu süreye riayet etmeyen başvurular Mahkeme tarafından düşürülmektedir. Ve maalesef bu süreye riayet etmeyen başvuruların oranı %18‘dir.

Türk Hükümeti’nin Kabul Edilebilirliğe İlişkin İtirazları

Türk Hükümeti aşağıdaki iddiaları ileri sürerek başvurunun kabul edilirliğine itiraz etmiştir:

  • Bir takım başvurucuların Ceza Muhakamesi Kanunu’nun 141. maddesi kapsamında tazminat davası davası açtığı ve kullandıkları bu yola ilişkin iç hukuk yolunu usulüne uygun bir şekilde tüketmediği,
  • Bir takım başvurucuların Ceza Muhakamesi Kanunu’nun 141. maddesi kapsamında tazminat davası davası açtığı ve bu kapsamda kendilerine tazminat ödendiği, dolayısıyla da mağdur sıfatlarının bulunmadığı,
  • Bir takım başvurucuların Ceza Muhakamesi Kanunu’nun 141. maddesi kapsamında tazminat davası davası açmadığı gerekçesiyle iç hukuk yolunu usulüne uygun bir şekilde tüketmediği,
  • Sözleşme’nin 15. maddesi kapsamında Sözleşme’den doğan yükümlülüklerini askıya aldığını bildirdiği,
  • Bir takım başvurucuların, salıverildikleri ya da haklarında hüküm verildiği dolayısıyla da tutukluluk halleri sona erdiği halde bu gelişmeyi AİHM’e bildirmedikleri, bu nedenle de başvuru hakkını kötüye kullanıkları

Türk Hükümeti’nin Esasa İlişkin Savunması

Tutuklama Tedbiri Uygulanırken Bir Suç İşlediklerine Dair Haklarında Makul Şüphe Bulunduğuna Dair Beyanı
ByLock

Başvurucuların büyük bir çoğunluğu hakkında ilk tutuklama kararı verilirken ve de tutukluluk hallerinin devamı yönünde karar verilirken yerel mahkemeler ilgilinin ‘ByLock kullandığı’ yönündeki iddialara dayanmıştır.

Başvurucuların üzerine atılı iddialara tek tek aşağıda listelenmiştir. Türk Hükmeti de bu iddialara dayanarak başvurucuların maruz kaldığı tutuklama tedbirinin makul olduğunu savunmuştur.

Dijital delil
  • Bylock uygulamasının kullanımı,
  • Örgütsel yapı ve/veya örgütsel pozisyonları içinde hareket ettiklerini gösteren Bylock konuşmalarının içeriği,
  • Örgüte üye olan diğer kişilerden elde edilen dijital verilerde, başvuru sahibinin örgüt yapısına ve/veya örgütsel pozisyonuna katılımını gösteren bilgilerin elde edilmesi,
  • Başvuru sahibinin bilgisayar, cep telefonu, flash disk, yazılı metin gibi kişisel eşyaları üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporlarda yer alan bulgular,
Başvurucunun FETÖ/PDY silahlı terör örgütü İle bağlantısı olduğuna ve/veya FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğuna dair kendi beyanları
tanık beyanları
  • Başvuru sahibinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütündeki hiyerarşik konumunu gösteren tanık beyanları,
  • Örgütsel toplantıların düzenlenmesi ve/veya katılımına ilişkin tanık beyanları
  • Örgüt evlerinde kalmayla ilgili tanık beyanları,
  • Başvuru sahibinin örgüte finansal destek sağladığını gösteren tanık beyanları,
  • Başvuru sahibinin bir kod adı kullandığına dair tanık beyanları
  • Başvuru sahibinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantısını gösteren tanık beyanları,
Örgütün talimatları doğrultusunda bir suçun işlenmesi
  • Darbe girişimine katılma,
  • Kamu hizmetine girişte sorulan soruların çalınması,
  • Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Şekilde Elde Edilmesi, Mahremiyetin İhlal Edilmesi ve Görevin Örgüt Lehine Suistimal Edilmesi,
  • Terör örgütü liderinin talimatı doğrultusunda terör örgütüne finansman sağlanması,
  • Örgütün lehine düzenlenen eylemlere katılma,
Başvurucunun FETÖ/PDY ile Örgütsel Bir İlişkisi Olduğuna Dair Diğer Kanıtlar
  • Başvuru sahibinin kuruluşun üst düzey yöneticileriyle sabit bir hat üzerinden iletişim kurduğunun tespit edilmesi
  • Sosyal medya paylaşımları ve örgütün ideolojisinin meşruiyeti hakkında yazılar,
  • Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi uyarınca örgütle iltisakı nedeniyle kapatılan dernek, vakıf, sendika üyeliği
  • Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararname uyarınca terör örgütüyle bağlantısı nedeniyle kapatılan kurumlarda yönetici olarak çalışmak/görev yapmak
  • Örgüt lehine düzenlenen eylemlere katılmak,
  • Samanyolu grubuna ait TV kanallarının kapatılmasının ardından örgütün talimatı doğrultusunda Dijitürk, Tivibu gibi yayın platformlarının üyeliklerinin sonlandırılması,
  • Başvuru sahiplerinin evlerinde, işyerlerinde ve araçlarında yapılan aramalarda örgütün ideolojisini yayan yayınların bulunması,
  • Örgüt mensupları arasında yoğun temas olduğunu gösteren telekomünikasyon kayıtları (HTS kayıtları),
  • Örgütün finansal kaynaklarını aklamak amacıyla örgüt üyeleri arasında para transferi ilişkisi içinde olmak,
  • Başvuru sahibinin FETÖ/PDY ile örgütsel bağlantısını gösteren kanıtlar ve diğer gerçekler.
Tutuklama Tedbiri Uygulanırken İlgili ve Yeterli Gerekçelerin Bulunduğuna Dair Beyanı

Hükümet, başvurucuların yargılanmak üzere tutulmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına ilişkin yerel mahkemelerin, Sözleşme’nin 5 § 3 maddesi kapsamında, aşağıdaki hususlara dayandığını kaydetmektedir:

  • Kaçma şüphesi,
  • Suçun ve hükmedilmesi muhtemel cezanın ağırlığı,
  • Delillerin karartılması ya da tahrif edilmesi riski,
  • Kamu düzeninin bozulması tehlikesi,
  • Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetine yönelik darbe tehdidi ve tehlikesinin devam etmesi,
  • Yeniden suç işleme riski,
  • İsnat edilen suçun, tutukluluk sebebinin var olduğu varsayılan suçlar arasında ye alması

Peki Bundan Sonra Başvurucu ya da Avukatlar Ne yapmalı?

Bu başvurular kapsamında adil tazmin talebinde bulunmak ve/veya Hükümet’in gözlemlerine cevap sunmak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 26 Haziran 2023 tarihine kadar başvurucu ve avukatlarına süre verdi. AİHM, bu sürenin uzatılmayacağını belirtiyor. Türk Hükümeti’nin daha önceki gözlemleri ve bu gözlemlere nasıl cevap verilmesi ile ilgili yazıma buradan ulaşabilirisiniz. Daha önce pek çok kez dile getirdiğim üzere başvurucu ya da avukatları tarafından süresi içerisinde cevap verilmeyen başvurular, AİHM tarafından düşürülmektedir. Ve maalesef bu süreye riayet etmeyen başvuruların oranı %18‘dir (İlgili yazım için tıklayınız).

Başvurucu ya da Avukatlar Cevaplarını Mümkün Mertebe eComms Üzerinden Göndermeli

eComms

Başvurucular ile aralarında iletişimi daha sağlıklı ve güvenilir kılmak amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kendisine gönderilecek cevapların eComms üzerinden gönderilmesini talep ediyor. Maalesef posta yoluyla gönderilen cevaplarda zaman zaman sorunlar çıkmakta ve de bu telafi edilemez mağduriyetlere yol açmaktadır (Örnek vakalar için buraya tıklayabilirsiniz).

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, daha önceden 2022 yılı ocak ayı içerisinde, 2023 yılı ocak ayı içerisinde (ilgili yazım için tıklayınız) ve de üçüncü olarak 2023 yılı nisan ayı içerisinde (ilgili yazım için tıklayınız) başvurucuları uyararak bir (eComms) elektronik iletişim sistemi hesabı açmalarını talep etmişti. Bu talep doğrultusunda bir eComms hesabına ekli olan başvuru kapsamında sunulacak cevaplar mutlaka elektronik iletişim sistemi üzerinden sunulmalıdır.

BAŞVURUCULARIN GÖZLEMLERİ VE ADİL TAZMİN TALEPLERİ TÜRK HÜKÜMETİ’NE BİLDİRİLDİ

Söz konusu davalar kapsamında, süresi içerisinde Türk Hükümeti’nin gözlemlerine karşı kendi gözlemlerini ve adil tazmin taleplerini AİHM’e sunan başvurucu ya da avukatların cevapları Türk Hükümeti’ne sunuldu. Türk Hükümeti, Mahkeme’nin daveti üzerine her bir davaya ilişkin kendisie tanınan süre içerisinde başvurucuların gözlemlerine ve adil tazmin taleplerine ilişkin gözlemlerini sunacak.

TÜRK HÜKÜMETİ İKİNCİ GÖZLEMLERİNİ SUNDU

Türk Hükümeti’nin Mahkeme’ye sunduğu ikinci savunması, başvurucu ya da avukatlarının eComms hesaplarına yüklendi. Hükümet’in dile getirdiği hususlar aşağıdaki gibidir:

Olgu ve Olaylara İlişkin Hükümetin Beyanı

  • Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesi kapsamında tazminat davası açan başvurucuların başvurularu hakkında kayıttan düşme kararı verilmesi gerektiği,
  • Türk Hükümeti’nin, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrası 21 Temmuz 2016 tarihinde Sözleşme’den kaynaklanan yükümlülüklerini askıya aldığı, bu nedenle şikâyet konusu tutuklama tedbirlerinin ulusun karşı karşıya olduğu tehlike ve tehdir ile uyumlu olduğu,
  • Bazı başvurucuların şikayetlerini Anayasa Mahkemesi önünde dile getirmeden doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde dile getirdiğini, bu şikayetlerin kabul edilemez bulunması gerektiği.

Kabul Edilirlik ve Esasa İlişkin Hükümetin Beyanı

  • Bazı başvurucuların ek gözlemlerinde yeni şikâyetler dile getirdiği,
  • İki başvurucunun süresi içerisinde kendi gözlemlerini ve adil tazmin taleplerini sunmadığını, bu başvuruların kayıttan düşürülmesi gerektiğini.

Adil Tazmin Taleplerini İlişkin Hükümetin Beyanı

  • Maddi tazminat talebinde bulunan başvurucuların, iddia ettikleri zararlarının iddia ettikleri ihlalden kaynaklandığına dair somut herhangi bir belge sunmadıkları,
  • Başvurucuların iddia ettikleri manevi zararları ile iddia ettikleri ihlal arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığı,
  • Başvurucuların ödenmesini talep ettikleri gider ve masrafların aşırı ve temelsiz olduğunu, ayrıca bu gider ve masraflara yönelik başvurucuların herhangi bir fatura ya da dekont sunmadıkları

Bu Gözlemlere Karşı Yapılması Gerekenler

Hükümetin bu gözlemleri sadece bilgi amaçlı başvurucu ve de avukatların dikkatine sunulmuştur. Türk Hükümeti’nin beyanında yer alan önemli olgusal aykırılıklar hariç, başvurucuların bu gözlemlere herhangi bir cevap vermemesi gerekir.

Türk Hükümeti’nin Kayıttan Düşürülmesini Talep Ettiği Başvurular

Açıklamalar

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md. 37§1 (a) uyarınca ‘Yargılamanın her aşamasında, Mahkeme ‘başvurucunun davasını takip etme niyetinde olmadığı kanısına varırsa’ bu başvurunun kayıttan düşürülmesine karar verebilir.’ Eğer Mahkeme başvurucuya cevaplaması için bir yazı gönderir de başvurucu bu yazıyı cevaplamazsa Mahkeme bu başvuruyu kayıttan düşürebilir. Maalesef bu durum çok sık karşılaşılan bir olaydır, hatta Mahkeme başvuruculara gönderdiği yazılarda bu uyarıyı genellikle yapar.

Daha önce pek çok kez dile getirdiğim üzere, maalesef 2022 yılı 31 Ağutos ya da 12 Eylül tarihlerine kadar Türk Hükümeti’nin savunmasına cevap verilmesi gereken 91başvurunun %18’i, süresi içerisinde cevap verilmemesi nedeniyle kayıttan düşürülmüştü (ilgili yazım için tıklayınız). Söz konusu 2.543 başvuru kapsamında ise başvurucu ya da avukatları tarafından ilk süresi içerisinde cevap verilmediği gerekçesiyle Türk Hükümeti, ilgili başvuruların %9‘unun yani 188‘inin kayıttan düşürülmesini talep etti.

aihm3 min

Yan tarafta her bir grupta yer alan başvuru sayısını, düşürülmesi talep edilen başvuru sayısını ve düşürülmesi talep edilen başvuruların ilgili grupta yer alan başvurulara oranını bulabilirsiniz.

aihm min 1

AİHM önündeki davaların takibinde farkındalığın artması beni mutlu etti. Bu haliyle, başvuruların takip edilme oranı %91‘e kadar çıkmıştır.

Türk Hükümeti’nin Kayıttan Düşürülmesini Talep Ettiği Başvuruların Listesi

Türk Hükmeti’nin, ilk süresi içerisinde cevap verilmediği gerekçesiyle başvurusunun kayıttan düşürülmesini istediği tüm başvurucuların adlarını, soyadlarını ve yargılandıkları mahkemeleri çıkartarak toplu bir liste haline getirdim. Böylelikle merak edenler bu listede yer alıp almadığını görebilirler.

Eğer bu listede yer almıyorsanız herhangi bir işlem yapmanıza gerek yoktur. Eğer başvurunuz bu listede yer alıyorsa, başvurunun kayıttan düşürülmesini önlemek amacıyla AİHM’e iletişime geçerek davanızı takip etme niyetinde olduğunuzu belirtmeniz gerekir.

Başvurucu Ya Da Avukatları Ne Yapmalı?

Türk Hükümeti’nin kayıttan düşürülmesini talep etmelerine rağmen başvurucu ya da avukatlarının hareketsiz kalmaları durumunda AİHM, ilgili davaları kayıttan düşürecektir (örnek vakalar için buraya tıklayınız)İlgililer, başvurunun kayıttan düşürülmesini önlemek amacıyla AİHM ile iletişime geçerek davalarını takip etme niyetinde olduklarını belirtmelidirler.

Aşağıda Türk Hükümeti’nin kayıttan düşürülmesini talep ettiği başvuruların listesi yer almaktadır. Bu listede yer alıp da davasını takip etme niyetinde olan başvurucu ya da avukatların tarafımla iletişime geçmeleri durumunda kendileri ile bu niyetlerini Mahkeme’ye bildirebilecekleri bir dilekçe paylaşacağım ayrıca durumun aciliyetine binaen yine bu kapsamda AİHM ile faks üzerinden de iletişime geçerek kendilerine kolaylık sağlayacağım. Bu kapsamda vereceğim ücretsiz destek yalnızca otuz gün ile sınırlı olacaktır.

BAŞVURULAR KAPSAMINDA AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NİN VERDİĞİ KARARLAR

Esasa İlişkin Kararlar

25 Haziran 2024 Tarihli Duymaz ve Diğer 313 Başvurucu v. Türkiye Kararı

AİHM, 25 Haziran 2024 tarihinde taraflara bildirilen kararında, ByLock kullandığı vb. iddiasıyla tutuklanan ve çoğu KHK ile görevlerinden ihraç edilen, aralarında yedi müvekkilim ile dokuz danışanımın da yer aldığı 314 başvurucunun makul şüphe olmaksızın tutuklandığını belirterek manevi tazminat ile gider ve masraflar bağlamında 5.000 € tazminat ödenmesine hükmetti.

Karara ulaşmak için buraya tıklayınız.

22 Ekim 2024 Tarihli Kaplan ve Diğer 222 Başvurucu v. Türkiye Kararı

AİHM, 22 Ekim 2024 tarihinde taraflara bildirilen kararında, ByLock kullandığı vb. iddiasıyla tutuklanan ve çoğu KHK ile görevlerinden ihraç edilen, aralarında yedi müvekkilimin de yer aldığı toplam 223 başvurucunun makul şüphe olmaksızın tutuklandığını belirterek manevi tazminat ile gider ve masraflar bağlamında 5.000 € tazminat ödenmesine hükmetti.

Karara ulaşmak için buraya tıklayınız.

12 Kasım 2024 Tarihli Kararlar

AİHM, 12 Kasım 2024 tarihinde taraflara bildirilen ve aşağıda yer alan üç ayrı kararında, ByLock kullandığı vb. iddiasıyla tutuklanan ve çoğu KHK ile görevlerinden ihraç edilen, aralarında 51 müvekkilimin de yer aldığı toplam 499 başvurucunun makul şüphe olmaksızın tutuklandığını belirterek ilgili başvurucular için manevi tazminat ile gider ve masraflar bağlamında 5.000 € tazminat ödenmesine hükmetti.

12 Kasım 2024 tarihli söz konusu üç ayrı kararı aşağıda bulabilirsiniz:

3 Aralık 2024 Tarihli Kararlar

AİHM, 3 Aralık 2024 tarihinde taraflara bildirilen ve aşağıda yer alan iki ayrı kararında, ByLock kullandığı vb. iddiasıyla tutuklanan ve çoğu KHK ile görevlerinden ihraç edilen, aralarında 23 müvekkilimin de yer aldığı toplam 499 başvurucunun makul şüphe olmaksızın tutuklandığını belirterek ilgili başvurucular için manevi tazminat ile gider ve masraflar bağlamında 5.000 € tazminat ödenmesine hükmetti.

3 Aralık 2024 tarihli söz konusu iki ayrı kararı aşağıda bulabilirsiniz:

17 Aralık 2024 Tarihli Kararlar

AİHM, 17 Aralık 2024 tarihinde taraflara bildirilen ve aşağıda yer alan iki ayrı kararında, ByLock kullandığı vb. iddiasıyla tutuklanan ve çoğu KHK ile görevlerinden ihraç edilen, aralarında 43 müvekkilimin de yer aldığı toplam 446 başvurucunun makul şüphe olmaksızın tutuklandığını belirterek ilgili başvurucular için manevi tazminat ile gider ve masraflar bağlamında 3.000 € tazminat ödenmesine hükmetti.

17 Aralık 2024 tarihli söz konusu iki ayrı kararı aşağıda bulabilirsiniz:

AİHM, Esasa İlişkin Kararlarını Ne Zaman Açıklayacak?

Mahkeme, esasa ilişkin bir sonraki kararını ne zaman açıklayacağını henüz taraflara bildirmedi.

Mahkeme, bir başvuru hakkında karar vereceğini karar tarihinden on yedi gün önce başvurucu ve temsilcisine e-posta yoluyla bildirmektedir. Bu sayede ilgili kişiler kendi başvurularına ilişkin yakın zamanda bir karar verilip verilmeyeceğini bilebilirler.

Mahkeme her ne kadar başvuruları on bir grup altında birleştirip grup olarak Türk Hükümeti’ne bildirmiş olsa da bu başvurular hakkında karar verirken farklı gruplarda yer alan başvuruları ayrı bir grup altında birleştirmektedir. Bu durum, Hükümet’e bildirilirken aynı grupta yer alan başvuruların karar verilirken farklı gruplarda yer almasına neden olmaktadır.

Kayıttan Düşürme Kararları

AİHM, Türk Hükümeti’nin savunmasını sunduğu halde süresi içerisinde cevap verilmeyen dolayısıyla takip edilmeyen çok sayıda başvuruyu, Sözleşme’nin 37 § 1 (a) maddesi uyarınca, çeşitli tarihlerde verdiği çeşitli kararlarıyla kayıttan düşürdü. Sözleşme’nin 37. maddesini aşağıda bulabilirsiniz:

MADDE 37
Kayıttan düşürme
  1. Yargılamanın her aşamasında, Mahkeme aşağıdaki koşulların oluştuğu kanısına varırsa bir başvurunun kayıttan düşürülmesine karar verebilir:
    a) başvuru sahibi davasını takip etme niyetinde değilse, veya
    b) ihtilaf çözümlenmişse, veya
    c) Mahkeme’nin saptadığı herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmezse.
    Ancak, bu Sözleşme ve protokolleri ile güvence altına alınan insan haklarına saygının gerekli kıldığı hallerde, Mahkeme başvuruyu incelemeye devam eder.
  2. Mahkeme, koşulların bunu haklı kıldığı kanısına varırsa, bir başvurunun yeniden kayda alınmasını kararlaştırabilir.

AİHM’in söz konusu davalar kapsamında verdiği kayıttan düşürme kararlarını aşağıda bulabilirsiniz.

21 Mart 2024 tarihli Nazım AŞÇI (no. 12702/18) against Türkiye and 26 other applications kararı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kendilerinden başvurularının incelenmesi için gerekli olan bilgi ve belgeleri talep ettiği halde bu talepleri cevapsız bırakan 27 başvurucunun başvurusunu Nazım AŞÇI (no. 12702/18) against Türkiye and 26 other applications adı altında birleştirerek kayıttan düşürdü. Mahkeme’nin ilgili gerekçesi aşağıdaki gibidir:

Başvurucuların, Sözleşme’nin 5 § 1 maddesi uyarınca, hukuka aykırı olarak tutuklanmalarına ilişkin şikayetleri, kabul edilebilirlik ve esasa ilişkin görüşlerini sunan Türk Hükümeti’ne (“Hükümet”) bildirilmiştir.

Yazı İşleri Müdürlüğü, çeşitli tarihlerde başvuruculara yazı göndererek, başvurularının incelenmesi için gerekli olan bilgi ve belgeleri talep etmiştir. Bu mektuplara herhangi bir cevap alınmamıştır.

Daha sonra, taahhütlü posta ile gönderilen yazılarla, başvuruculara, talep edilen bilgi veya belgelerin sunulması için tanınan sürenin sona erdiği ve süre uzatımı talep edilmediği bildirilmiştir. Başvurucuların dikkati, Sözleşme’nin 37 § 1 (a) maddesine çekilmiştir; bu maddeye göre, Mahkeme, koşulların başvurucunun başvurusunu sürdürme niyetinde olmadığı sonucuna varması halinde, bir başvuruyu dava listesinden çıkarabilir. Bunun üzerine herhangi bir cevap gelmemiştir.

Söz konusu kararın İngilice orijinal metnine ulamak için buraya tıklayınız.

Kayıttan Düşürme Kararlarına Karşı ne yapılabilir?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Kayıttan düşürme başlıklı 37. maddesi aşağıdaki gibidir:

Madde 37 – Kayıttan düşürme

  1. Yargılamanın her aşamasında, Mahkeme aşağıdaki koşulların oluştuğu kanısına varırsa bir başvurunun kayıttan düşürülmesine karar verebilir:
    a) başvuru sahibi davasını takip etme niyetinde değilse, veya
    b) ihtilaf çözümlenmişse, veya
    c) Mahkeme’nin saptadığı herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmezse.
    Ancak, bu Sözleşme ve protokolleri ile güvence altına alınan insan haklarına saygının gerekli kıldığı hallerde, Mahkeme başvuruyu incelemeye devam eder.
  2. Mahkeme, koşulların bunu haklı kıldığı kanısına varırsa, bir başvurunun yeniden kayda alınmasını kararlaştırabilir.

Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, davanın takip edilmemesine neden olan mazereti geçerli bir neden olarak görmesi durumunda başvuruyu tekrar kayda alabilir. Ancak, karar bir komite tarafından verildiği için Sözleşme’nin 28. maddesinin 2. fıkrası kapsamında komite tarafından verilen kararlar kesindir. Sonuç olarak söz konusu kayıttan düşürme kararına karşı bir itiraz yolu bulunmamaktadır.

AİHM ÖNÜNDEKİ ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK HAKKININ İHLALİNE İLİŞKİN DİĞER DAVALAR

AİHM DAVALARI HAKKINDA SMS İLE ÜCRETSİZ BİLGİLENDİRME HİZMETİ
aihm sms
  • Eğer başvuru numaranızı biliyorsanız,
  • Bu başvuru Davalı Devlet’e bildirildiyse,
  • Ve tarafımca takip edilen grupların birisi içerisinde arasında yer alıyorsa

Müvekkillerime sağladığım ‘Ücretsiz SMS ile Bilgilendirme’den siz de faydalanabilirsiniz. Bu hizmetten faydalanmak için buraya tıklayınız.

AİHM ÖNÜNDEKİ GELİŞMELERDEN HABERDAR OLMAK İÇİN WHATSAPP KANALIMA KATILABİLİRSİNİZ
Whatsapp
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önündeki davalarda yaşanan gelişmelere,
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına,
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk Hükümeti’ni savunmaya davet ettiği davalara,
  • AİHM’in önemli bildirilerine
  • Yazımlarıma,sıcağı sıcağına ulaşmak için WhatsApp kanalımı takip edebilirsiniz.

Similar Posts